Yemin ve Adak
Yemin, bir kimsenin bir işi yapıp yapmaması veya bir olayın doğru olup olmaması konusunda söylediği sözü Allah’ın adını zikrederek kuvvetlendirmesi demektir. Günlük hayatta tam bilgi sahibi olunmayan bir konuda emin olduğunu ifade etmek veya gelecekte yapılacak bir iş için “teminat vermek” gibi durumlarda Allah’ın adının veya sıfatının zikredilmesiyle söz kuvvetlendirilmekte ve yemin edilmektedir.
“Vallahi, billahi, tallahi” gibi sözler ile “Kitaba yemin olsun ki”, “Kâbe’ye and olsun ki”, “Allah şahit olsun ki, Şunu yaparsam şöyle olayım” gibi sözler de yemin ifade eden sözlerdir ve bunları söyleyen fakat tersini yapan kimseler sorumlu olurlar. Bu itibarla, sadece Allah’ın adının anıldığı sözler değil, örfün yemin olarak kabul ettiği lafızlar da bu çerçevede değerlendirilir.
Dolayısıyla söylenen sözlere dikkat edilmeli ve dil yemin etmeye kesinlikle alıştırılmamalıdır. Çünkü yemin, sadece gerektiği anda başvurulması gereken bir yöntemdir. Yüce Allah’ı şahit göstererek söz veren, ancak verdiği sözde durmayan ve yeminini bozan kimse sorumlu olur. Bu nedenle gereksiz yere yemin etmek doğru değildir. Böyle yapmak dinî bir mesuliyet olduğu gibi gelişigüzel yemin etmek de yemin edenin güvenilirliğini tehlikeye sokar/ düşürür.
Arapça’da “nezr” diye ifade edilen adak ise, “bir kimsenin farz veya vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına dair Allah Teâlâ’ya söz vermesi ve o ibadeti kendisine borç kılmasıdır.” Nitekim istenilen bir şeyi elde etmek, beklenmedik kötü durumdan korunmak gibi hususlarda Yüce Allah’ın yardımını temin etmek gayesiyle insanlar zaman zaman adakta bulunmaktadır.
Kısaca ifade etmek gerekirse yemin, Allah’ın adını anarak Yüce Allah’ı şahit tutmak, adak ise, bir şeyin en hayırlı şekilde gerçekleşmesi dileğiyle Cenâb-ı Hakk’a yalvarmak, bunu gerçekleştirmeye vesile olması için de sadaka veya ibadet mahiyetinde bir davranışı yapma kararını vermek demektir. Nitekim Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Hz. Meryem’in oğlunu Yüce Allah’a adayacağı ve Hz. Meryem’in “susma orucu adadığı” haber verilmektedir.
Bu itibarla, yemin etme veya adakta bulunma Allah için verilmiş sözler olduğundan bu sözlere sadık kalınmalı, yeminin ve adağın gereği mutlaka yerine getirilmedir.
Allah Teâlâ, Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yapılan yeminlerin tutulmasını, aksi halde kefaret ödenmesini, adakları yerine getirmenin ve söze sadık kalmanın mü’minlerin özelliklerinden olduğunu şöyle beyan etmektedir: “O (iyi) kullar adaklarını yerine getirirler…” Bir başka âyette ise: “Allah boş bulunarak ettiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz.
Ama bile bile yaptığınız yeminler nedeniyle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa onun kefareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin kefareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah size ayetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz” buyurulmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz de; “Kişinin elinde olmayan şeyde, Allah’a isyan konusunda ve sıla-i rahimi kesme hususunda yemin de yoktur adak da. Bir kimse bir şeye yemin eder de başka bir şeyin ondan daha hayırlı olduğunu görürse, derhal yeminini terk edip o hayırlı olan işi yapsın. Şüphesiz onu terk etmesi -bile- yeminine kefarettir” buyurmuş ve “haram şeylere yemin etmeyi” yasaklamıştır. Böyle durumlarda yemini bozup kefaretini ödemeyi ve hayırlı olanı yapmayı emretmiştir.
Yemin etmek mübah bir davranış olmakla birlikte, yemini alışkanlık haline getirmek ve sürekli yemin etmek de doğru değildir. Müslümanların sözlerini söylemeden önce çok iyi düşünmeleri, hiçbir zaman yalan söylememeleri, emin olmadıkları konularda kesinlikle konuşmamaları, verdikleri sözleri tutmaları ve yeminlerinin gereğini ilk fırsatta geciktirmeden yerine getirmeleri gerekir.
Özetle ifade edecek olursak, Müslümanlar verdikleri sözleri tutmalı, ettikleri yeminlerine sadık kalmalı ve adaklarını gerçekleştirme konusunda çok hassas davranmalıdır. Yüce Rabbim bizleri sözlerine sadık olan, yeminlerine riayet eden, adaklarını yerine getiren kâmil mü’min kullarından eylesin. (29.08.2008)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.