Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Savrulanlar Önce Karşı Tarafın İlahlarına Tapmaya Başlar

A+A-

İnsanlar hayatlarının her anında imtihan oldukları için sinsi ayartıcıların süslü telkinlerine kanarak istikametten sapabilir ve dalalete düşebilir. Böyle bir tehlike ölüm anına kadar herkes için geçerlidir. Bu konuda hiçbir kimseye ayrıcalık tanınmamış ve kimseye de güvence verilmemiştir.


Bir insanın savrulduğunun delili olan bazı iz ve işaretler vardır.


Örneğin bir insan inandığı dinin emirlerini yapma konusunda gevşeklik göstermeye, ihmalkâr davranmaya ve “kulluğu” sürekli ileri bir tarihe ertelemeye başlamışsa o kişi istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır. 


Bir insan, inandığını söylediği Yüce Allah’a dua etmeyi, verilen nimetlere şükür etmeyi unutmuş veya terk etmeye başlamışsa o kişi istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır.


Bir insan, yalan söylemeye, emanete hıyanet etmeye, sözünde durmamaya, ilkesiz/onursuz yaşamaya ve bunları normal görmeye başlamışsa o kişi istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır.
Bir insan, gıybet etmeye, iftira atmaya, yalan yere yemin etmeye, kul hakkı yemeye, helale ve harama dikkat etmemeye başlamışsa o kişi istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır.


Bir insan, hatalarına “bahane”, günahlarına “mazeret”, yanlışlarına “suçlu” aramaya başlamış ve zinhar tövbeye yanaşmıyorsa o kişi istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır.


Bir insan, kendi mahallesindeki dindaşlarının beyinsizliklerine bakarak bütün suçu İslâm’a yüklemiş, bid’at ve hurafelere gömülmüş kimseleri uyarmak yerine kendi fildişi kulesine çekilmiş ve sessizce olup biteni izliyorsa o kişi istikametten sapmaya ve savrulmaya başlamıştır.


Bir insan, gördüğü yanlışlarla mücadele etmek yerine, işin kolayına kaçarak batıl din mensuplarına şirin görünmeye, onlardan takdir/övgü/alkış beklemeye ve onların ilahlarına methiyeler dizmeye başlamışsa o kişi istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır. 


Bir insan, eziklik duygusuyla ve aşağılık kompleksiyle batıl din mensuplarının 80 yanlışını görmeyip onların 20 doğrusunu sürekli tekrarlayıp duruyorsa, ekonomik ve teknolojik gelişmişliklerini “medeniyet” zannetmeye başlamışsa o kişi istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır. 


Bir insan, hak, adalet ve insaf ölçülerini kaybetmişse, 80 doğruyu görmek yerine sürekli 20 yanlışa takılıp kalmışsa, bu yirmi yanlışa bakarak “bütün” hakkında görüş/kanaat belirtiyorsa, yapılan güzellikleri hiç görmek, duymak ve bilmek istemiyorsa, iyiliklere gözünü kapatmışsa o kişi kesinlikle istikametten de sapmaya ve savrulmaya başlamıştır. 


Sonuç olarak, bir müslüman kendisinin “savrulduğunu, istikametten ayrıldığını ve dalalete düştüğünü” bilmek istiyorsa yapması gereken, Yüce Allah’ın emirlerine riayet edip etmediğine, O’na içtenlikle dua edip etmediğine, O’nun verdiği nimetlere şükredip etmediğine, Kur’ân'ın ilkelerini ve Hz Muhammed'in sahih sünnetini doğru anlayıp anlamadığına, kulluğun gereklerini yerine getirip getirmediğine, batıl din mensuplarına şirin görünmeye çalışıp çalışmadığına, onlardan alkış/övgü/takdir/ödül beklemeye başlayıp başlamadığına bakmalı ve kendi hakkındaki kararı kendisi vermelidir. (06.11.2009)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar