Fatih Muhammed Çakmak

Fatih Muhammed Çakmak

Salgın Günlerinde İbn Haldûn’u Hatırlamak

A+A-

-Bir İnceleme Denemesi-

İbn Haldûn’un, 749/1348 yılındaki veba salgınında anne ve babasıyla hocalarından bazılarını kaybettiği nakledilmektedir. Kendisi de hâtıratı olarak bilinen et-Ta’rîf’te babasının vefatının bu şekilde olduğunu kaydetmektedir.

O dönem yaşanan veba salgınının, birçok ölüme sebebiyet verdiği gibi toplumsal ve sosyal yapıda ciddi değişimlere de yol açtığı anlaşılmaktadır. Bu durum, İbn Haldûn’u meşhur tarih eseri olan Kitâbu’l-İber‘i yazmaya sevk eden etkenlerden biri olarak zikredilmektedir.

“Gerek Doğu’da gerekse Batı’da büyük veba salgını, umrânın (medeniyetin, bütün yönleriyle insanlığın kazanımlarının) birçok iyi şeyini kendisi ile birlikte götürerek büyük bir yıkıma yol açmıştır. Bu olaylar sonunda, sanki “eski dünya çökmüş, yeni bir dünya yaratılmıştır.”

Tarihin konusu “belli bir çağa veya belli bir insan topluluğuna (cîl) ilişkin özel haberler” olduğuna göre bu yeni dünyanın ve yeni şartların sistemli bir betimlemesini yapacak olan yeni bir tarih eserine ihtiyaç vardır.

İşte İbn Haldûn özel olarak Batı İslâm dünyası ile ilgili olarak bu ihtiyacı karşılamak üzere Kitâbu’l-İber‘in ortaya çıktığını söylemektedir. (Arslan, İbni Haldun, s. 36.)

Böyle bir zeminde İbn Haldûn’u tarih yazıcılığına sevk eden en önemli nedenlerden birinin kendi toplumunun ve çağının fotoğrafını çekmek, o dönem için ‘yeni’ diye nitelendirilebilecek küresel gelişmelerin analizini yapmak olduğunu söyleyebiliriz.

Belli ki o dönemin şartlarında meydana gelen veba salgını ile dünya bir yıkıma maruz kalmış; yeni bir sürecin içine sürüklenmiştir.

Bugün de COVID-19 olarak bilinen koronavirüs öyle anlaşılıyor ki insanlık için ‘yeni bir zamanın başlangıcı’ mâhiyetinde olacak.

İnsanlık tarihi yeni bir tarihî kırılmanın eşiğine gelmiş görünüyor…

Bütün yönleri ile hayata dair her ne varsa yeni bir kurguya göre şekillenecek. Olup bitenler, yazılıp çizilenler toplum yapısına, sosyal hayata, kültür ve sanata ilişkin köklü değişikliklerin yaşanacağını söylüyor. Kitlesel yalnızlıklar artacak.

İbn Haldûn, tarih yazmak için çıktığı yolda Mukaddime diye anılacak bir girizgah yazdı, o günden bugüne bir yol açtı. İnsanlık için önemini koruyan, hala yeni sayılabilecek, hala sıcak gündemler olabilecek türdendi söyledikleri.

“Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer” deyişi küllî kaide olarak kabul edildi.

Bundan sonrası için gün görmüşlüğü ile neler söyleyeceğini yaşayıp göreceğiz. Kehanet değildi söyledikleri; insanı ve ahvâlini betimliyordu.

Tabii, İbn Haldûn’a benzer yetkinlikte münevverler çıkarsa yarınları daha iyi görebilir, geleceğe dair hazırlıklarımızı daha sağlıklı yürütebiliriz belki.

Önceki ve Sonraki Yazılar