Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Öğretmenlere Bazı Tavsiyeler

A+A-

Çok başarılı bir öğretmen, emekli olurken genç bir meslektaşının kendisine başarısının sırrını sorması üzerine ona şu cevabı vermiştir:

"Bir öğrencinin başarılı olabilmesi için dersi sevmesi, dersi sevebilmesi için ise öğretmenini sevmesi, öğretmeni sevebilmesi için de öğretmenin öğrenciyi sevmesi gerekir. Sen öğrenciyi seversen ona öğretmek daha kolay olur."

Görüldüğü üzere bütün mesele budur. Bu tavsiyenin tüm öğretmenler tarafından baş tacı edilmesi gerekir. Gerçekten de sevginin öğrenciler üzerinde etkileyici bir gücü vardır. Bu gücü kullanabilmek için öğrenciyi sevmek, ona değer vermek, adam yerine koymak gerekir. Öğrenciyi azarlayan, aşağılayan, hata yaptığı zaman yerin dibine batıran, arkadaşları arasında küçük düşüren öğretmen iyi bir öğretmen değildir.

Ancak ne acıdır ki hâlâ araya mesafe koymak adına öğrencilerine uzak duran, onlara tepeden bakan, adam yerine koymayan öğretmen haklı sanılmakta ve bu yanlışı yapan öğretmen iyi zannedilmektedir.

Oysa bir öğrencide korku yerine sevgi duygusunun harekete geçirilmesi gerekir. Zira sevgi ön planda olduğu zaman öğrenme çok daha kolay olur.

Nitekim Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bir öğretmen, öğrenciye sevgiyle yaklaşırsa, çocuğun beyninde öğrenmeyle ilgili bir mutluluk kimyasalı salgılanır ve öğrenme daha kalıcı hâle gelir" demektedir. Onun bu tespiti son derece haklı ve yerindedir.

Diğer taraftan öğrencilere derslerin yanı sıra hayat ve hayatta karşılaşılacak sıkıntılarla mücadele yöntemleri ve disiplinli olmak da öğretilmelidir.

Öğretmenler çocuklara planlı ve programlı olmayı, zamanı etkin ve verimli kullanmayı öğretmelidir. Zaman zaman derslerde bu konular üzerinde durmalı ve kendileri de gençlere güzel örnek olmalıdır.

Öte yandan öğrenciye güven duygusunun eşlik ettiği bir sorumluluk anlayışının kazandırılması da elzemdir. Aksi halde çocuk sadece itaati öğrenecektir. Hâlbuki bir çocuk “bireysel üreticilik, farkındalık, duyarlılık, sorun çözme, insanlarla iletişim kurabilme becerilerine” de sahip olmayı öğrenmek zorundadır. Sadece kurallara uyan, otoriteye itaat eden bir insan tipinin yetiştirilmesi mahzurludur. Körü körüne itaat eden, araştırmadan sorgulamadan her duyduğuna hemen inanan ve savunan insan ideal kimse değildir.

Çünkü özgür düşünen, farklı olan, haklı eleştirilerde bulunan, sorgulayan, yeteneklerini geliştiren gençler sayesinde bir toplum gelişebilir. Dolayısıyla öğrencilere sadece bilgi depolamak yerine hayat becerisi öğretilmeli, güzel ahlâk sahibi olmaları gerektiği hatırlatılmalı ve bu uyarılar da asla ihmal edilmemelidir.

Diğer taraftan gerek öğretmen gerekse aile sürekli olumsuzluklara, çocuğun hata ve kusurlarına odaklanırsa çocuğun kendine güven duygusu zayıflar; çalışma aşkı ve şevki kırılır. O nedenle çocuklar zaman zaman motive edilmeli ve başarılı oldukları konularda takdir edilmelidir.

Öğretmenler sürekli kendilerini yenilemeli, her gün ortalama iki veya üç saatlerini kitap okumaya ve öğrenmeye ayırmalıdır. Okumayan, araştırmayan ve sürekli olarak kendini geliştirmeyen bir öğretmenin öğrencilerine iyi bir rol model olabilmesi mümkün değildir.

Sonuç olarak, ideal bir öğretmen öğrencilerini sevmeli, onlara şefkat ve merhametle muamele etmeli, hepsini kendi çocukları gibi görmeli ve onlara çok iyi bir örnek olmalıdır. Aksi takdirde eğitimde başarıyı yakalamak, kendine güvenen sağlıklı nesiller yetiştirmek, ülkenin gelişip kalkınmasını sağlamak ve muasır milletlerle yarış edebilmek mümkün değildir. (27.09.2013)

Önceki ve Sonraki Yazılar