Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

“O Adamın İpi Çekildi” Cümlesine İnanmanın Zararları!

A+A-

Bazı kimseler, hasımlarına sürekli tuzaklar kurar, onları yok etmek için ellerinden geleni yapar ve asla mücadeleden vazgeçmez. Mesela tüm kâfir, münafık, müşrik, mücrim, fâsık ve fâcirler her zaman peygamberlerin ve onların izinden giden müslümanların azılı düşmanları olmuşlardır. Bu hakikat inkârcıları sürekli mü’minlerle uğraşmış, saf müslümanları yanlarına çekebilmek için de daima kara propaganda yürütmüşlerdir.

İşte bu İslam düşmanlarının bir türlü yıkamadıkları, öldüremedikleri, itibarsızlaştırmadıkları peygamberleri veya müttakîlere önder dürüst liderleri karalamak için kullanageldikleri değişik yöntemleri vardır. Bu metotlardan birisi de hiç şüphesiz şu cümleciklerdir: “Onun ipi çekildi!”, “Onun işi tamam”, “O artık bitti!”, “O yakında gidici” ve “O artık yok!”

Bu şeytanın yandaşı/yoldaşı adamlar/kadınlar yukarıdaki sözleri sürekli söyler, temennilerini devamlı dile getirir ve her seferinde söylemleri geri teptiği halde, hâlâ bıkıp usanmadan aynı yalanları tekrar eder, maalesef “balık hafızalı insancıklar” da bu pembe yalanlara kanarak kendilerini avutup rahatlar.

Oysa kâfirlerin bir planı varsa Yüce Allah’ın da mutlaka planı vardır. Bu hakikate inanmayarak zalimlere aldanmak kesinlikle doğru değildir. Şu âyetleri birlikte okuyalım.

“Öbürleri ise hileler yaptılar. Allah da onların tuzaklarını boşa çıkardı. Allah, hileleri boşa çıkarmakta pek güçlüdür.”[1]

“Hani, inkârcılar seni bağlayıp bir yere hapsetmek ya da öldürmek veya seni yurdundan çıkarmak için tuzak/tertip kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarken, Allah da karşı tuzak kuruyordu. Allah tuzağı boşa çıkaranların en güçlüsüdür.”[2]

“Onlardan önce geçenler de tuzak kurmuşlardı. Oysa tuzakların tamamı Allah'a aittir (Allah'ın tedbiri/takdiri, onların tuzaklarını boşa çıkarır). Çünkü Allah, herkesin ne elde ettiğini ve edeceğini bilir. İnkârcılar da dünyanın sonunun kimin olduğunu bileceklerdir.”[3]

“Öyleyse, [hakkı inkâr edenlerin söylediklerine karşı] sabır göster ve daima hatırla ki, sana güçlüklere göğüs germe gücünü veren yalnızca Allah'tır ve onlardan yana üzülme; hele onların o asılsız iddiaları seni hiç sıkmasın (kurdukları tuzaklar seni kaygılandırmasın!)”[4]

“Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de, kendileri farkında olmadan onların planlarını alt üst ettik. Bak, işte tuzaklarının sonucu nasıl oldu? Onları da ve onların peşinden giden toplumu da toptan helâk ettik.”[5]

“Kâfirler hep hile/tuzak kuruyorlar. Ama Ben onların bütün planlarını boşa çıkaracağım. Öyleyse bırak, hakikati inkâr edenler dilediklerini yapsınlar, yapsınlar kısa bir süre!”[6]

Aynı şekilde Yüce Allah’ın elçilerine ve mü’minlere hem bu dünyada hem de ahirette yardım edip destek olacağı vaatleri arasındadır. Âyeti okuyalım.

“Şüphesiz, peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şâhitlerin şâhitlik edeceği günde yardım ederiz.”[7]

Yine Yüce Allah’ın izni olmadıkça mü’minlere hiçbir kimsenin zarar verebilmesi asla ve kata söz konusu değildir. Âyetleri okuyalım.

“(Günah, düşmanlık ve isyan hususundaki) gizli konuşma şeytandandır. (Şeytan insanları bu yola iletir ki) inananlar üzülsünler. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça mü’minlere hiçbir zarar veremez. Öyleyse mü’minler Allah'a dayansınlar.”[8]

“…De ki: “Allah size bir zarar vermeyi dilerse yahut bir fayda murat ederse, onun sizin için dilediğine kim engel olabilir? Doğrusu şu ki, Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır.”[9]

“Ve işte böyledir [çoğu insanlar]: Eğer onlara “Gökleri ve yeri yaratan kimdir?” diye sorarsan hiç tereddütsüz “Allah'tır!” derler. De ki: “Allah'ı bırakıp taptıklarınızın ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Eğer Allah bana bir zarar vermek istese, bu [hayalî güçler] O'nun vereceği zararı önleyebilirler mi? Yahut bana rahmet dilese O'nun rahmetini [benden] esirgeyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter! [O'nun varlığına] emin olanlar, [yalnızca] O'na güven duyarlar.”[10]

Görüldüğü üzere tüm bu âyetleri anlamayan, Yüce Allah’ı hakkıyla tanıyıp takdir etmeyen, O’nun hayata “her an müdahil olduğu ve her şeyi an be an yarattığını” unutan,[11] O’na tam anlamıyla güvenip teslim olmayan birisi yukarıdaki palavralara/zırvalara kanabilir. Oysa Yüce Allah’ı hesaba katmamak tam bir gaflet hâlidir. Bu bakımdan kâmil bir mü’minin zalimlerin bu yalanlarına kanması ve inanması asla söz konusu olamaz ve olmamalıdır.

“Bu sefer tamam! İşi bitti!”, “Gerçekten onun ipi çekildi”, “Bu sefer gidici!” dedikleri kişi yıllardır görevine devam ediyorsa ve aynı alçak adamlar da aynı yalanlarla bağımlılarını/fanatiklerini/kölelerini/zombilerini/kurşun askerlerini/örgüt üyelerini yanlarında tutmayı başarıyorlarsa burada “bir ahmaklık” olduğu kesindir. Bu ahmaklığı yapan ise yukarıdaki âyetleri umursamayan ve “Bir mü’min aynı delikten iki defa ısırılmaz” [12] hadisini dikkate almayan, defalarca aynı delikten sokulmakta ısrar eden beyinsizdir/sefihtir/ahmaktır.

Sonuç olarak, kâfirlerin bir planı varsa Yüce Allah’ın da planı vardır. Kurulan tuzakları boşa çıkaracak elbette Yüce Allah’tır. Bu tür zırvaları yayanlara, İslam’a ve müslümanlara gizli ve açık düşmanlık yapanlara kanmak/inanmak ve din kardeşlerini arkadan hançerlemek tam bir dalâlet, sapkınlık ve ihanet hâlidir. Aklını kullanmayan bu zalimlerin üzerine pisliğin (şirkin, huzursuzluğun, yobazlığın, bağnazlığın, cehaletin, anarşinin, terörün, azabın, düşman istilasının) yağacağı ilâhî bir ikazdır.[13] Bu ikaza kulak tıkayan ve kendi sonunu kendi hazırlayan kişi “hâlâ akıllı olduğunu” zannediyorsa, onun bu söylemi içindeki vesvâsi’l-hannâs’ın vesvesesinden ve kendisinin de buna inanmasından başka bir şey değildir. (14.11.2014)

 

[1] Âl-i İmrân 3/54.

[2] el-Enfâl 8/30.

[3] er-Ra’d 13/42.

[4] en-Nahl 16/127.

[5] en-Neml 27/50-51.

[6] et-Târık 86/15-17.

[7] el-Mü’min 40/51.

[8] el-Mücadile 58/10.

[9] el-Fetih 48/11.

[10] ez-Zümer 39/38.

[11] er-Rahman 55/29.

[12] Buhârî, 78/Edeb, 83 (VII, 103).

[13] Yûnus 10/100.

Önceki ve Sonraki Yazılar