Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Mevlid-i Nebî Haftası Etkinlikleri İçin Bir Öneri

A+A-

Bilindiği üzere Mevlid-i Nebî Haftası Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından halkımızın da desteği ve katılımıyla yıllardır kutlanmaktadır. Bir hafta boyunca yurdun her köşesinde Hz. Peygamber’in bir yönü ele alınıp anlatılmaktadır. Ayrıca Mevlid-i Nebî Haftası süresince çeşitli etkinlikler planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir.

Biz her yıl yeni ve farklı bir etkinlik planlanmasını doğru bulmakla beraber, kurumsallaşmış ve gelenekselleşmiş kalıcı faaliyetlerin daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunun için de “Mevlid-i Nebî Haftası Spor Müsabakalarının” yapılmasını teklif ediyoruz.

Her yıl gençlere yönelik düzenli olarak gerçekleştirilecek bu faaliyetlerle Hz. Peygamber gençlerin zihinlerine yerleştirilecek ve bu yarışmalara hazırlanan çocuklar ve gençler sürekli Hz. Peygamber’i konuşma fırsatı bulacaklardır. Bu itibarla biz yaşlılardan daha ziyade çocukların/gençlerin Hz. Peygamber’i tanımalarını ve sevmelerini önemsiyoruz.

Her ilin ve ilçenin şartlarına göre farklı spor dallarında her yıl düzenli olarak yapılacak bu yarışmalarda gençler mücadele edeceklerdir. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencileri arasında bu yarışmaların düzenlenmesi mümkündür.

Nitekim müsabakalara hazırlanan gençler böylece kötü alışkanlıklardan uzaklaşacak, futbol sahalarında ve spor komplekslerinde antrenman yaptıkları için daha sağlıklı olacaklardır.

Alacakları ödüller ile kendilerine güvenleri artacak ilerleyen yıllarda hem yurt içinde hem yurt dışında Türkiye’yi uzmanlaştıkları spor dalında temsil edeceklerdir.

Atletizm, futbol, voleybol, basketbol, hentbol, güreş, masa tenisi, satranç vb. uygun spor dallarında yapılacak yarışmalar hem erkeklerin hem kızların katılımıyla gerçekleştirilecek, müsabakalara hazırlanan gençler bu vesileyle bir araya gelecek, tanışıp kaynaşacak milli birlik ve beraberlik de güç kazanacaktır.

Mevlid-i Nebî Haftası nedeniyle bir araya gelen gençler ve aileleri bu yarışmaların adına düzenlendiği Hz. Peygamber’i tanıma fırsatı bulacak ve sürekli onu konuşacaklardır.

Mevlid-i Nebî Haftası’ndan çok önce bu yarışmaların tamamlanması ve ödül töreninin bu hafta içerisinde görkemli bir şekilde yapılması da önerilerimiz arasındadır. Sadece birinci, ikinci ve üçüncüye değil, ilk on dereceye giren öğrencilere mutlaka ödüller verilmelidir.

Gençleri bu yarışmalara teşvik edecek derecede iyi ve kaliteli ödüller konulmalı ve sponsorlar Hz. Peygamber söz konusu olduğunda hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıdır. Madalyalar, kupalar, altınlar veya para ödülleri özendirici ve teşvik edici olmalıdır. Dostlar alış verişte görsün kabilinden yapılacak baştan savma müsabakaların kalıcı ve düzenli olamayacağı, katılımın düşeceği ve zamanla unutulup gideceği de bilinmelidir.

Öte yandan her yıl yarışma alanları çeşitlendirilmeli, gençler sportif faaliyetlere özendirilmeli ve onlara ekip/takım ruhu ile çalışma ve hareket etme şuuru kazandırılmalıdır.

Kanaatimizce Hz. Peygamber’in eşi Hz. Âişe ile birlikte koşu yaptıklarını, kendi aralarında yarış ettiklerini vaaz ve konferanslarda anlatmak artık yeterli değildir. Hz. Peygamber’in gençleri yüzmeye, atıcılığa ve biniciliğe teşvik ettiği sadece sözde kalmamalı, bizzat Mevlid-i Nebî Haftası’nda düzenlenecek müsabakalarla gençlere gösterilerek öğretilmelidir. Sözden ziyade eyleme geçmenin önemli olduğu her zaman akılda tutulmalıdır. Çünkü Hz. Peygamber herkese olduğu gibi gençler için de örnek ve ideal bir insandır.

Mevlid-i Nebî Haftası’nda Hz. Peygamber’i anmak ve tanımak adına her türlü güzel ve etkileyici faaliyetlere imza atılmalıdır. Yoksa Hz. Peygamber arkasından gözyaşı dökülen tatlı bir anı olarak hatıralarda kalmamalıdır. Hz. Peygamber’in hatırası ile yaşamak ve ağlayarak onu anmak asla yeterli değildir.

Hz. Peygamber’i arkasından gözyaşı dökülen birisi olarak görmek ve göstermek yanlıştır. Onun sakalına ve hırkasına saygı göstermekle iş bitmemekte, tam tersine yeni başlamaktadır. O her zaman önde giden ve yol gösteren bir liderdir. Dolayısıyla Hz. Peygamber gençlere böyle tanıtılmalıdır. Önemli olan ahlâken ona benzemek ve onun misyonunu gerçekleştirmek için çabalamaktır. Zira onun sahih sünneti müslümanlar için bir rehber ve kaynaktır.

Mevlid-i Nebî Haftası’nda yapılan vaaz ve konferanslarda Hz. Peygamber’den bir efsane ve mitoloji kahramanı olarak bahsetmek de yanlıştır ve artık bu da terk edilmelidir. O, her zaman birlikte yaşanılması ve örnek alınması gereken samimi bir dost görülmeli ve öyle tanıtılmalıdır. Hz. Peygamber her zaman mü’minlerin hayatında güncelliğini korumalıdır.

Kur’ân’ın bize tanıttığı beşer-rasûl müslümanlara doğru dürüst anlatılmalıdır. Çünkü Hz. Peygamber tarihin konusu değildir. O, Kur’ân’ı getirip görevini tamamlamıştır ama onun getirdiği Kur’ân’ı tebliğ görevi, kıyamete kadar devam edecektir. Bu nedenle onun yaşayarak tanıttığı İslâm’ı temsil ve tebliğ vazifesi ölümsüzdür. Dolayısıyla Hz. Peygamber’in İslâm’ı tebliğ mirası ümmetinin omuzlarındadır.[1] Hz. Peygamber’in risalet mirasına layık varisler olmak için onun sünnetinin ilkelerini doğru anlamak ve sürekli güncellemek gerekir. 

Sonuç olarak, “Mevlid-i Nebî Haftası Spor Müsabakaları” böyle bir güncelleme fikrinden neşet etmiştir. Bu makaleyi okuyanlar eğer ikna olur, bu konuda toplumsal bir bilinç oluşur, talepler güçlü bir şekilde seslendirilir ve fikirler eyleme dönüşürse Hz. Peygamber’i gerçek anlamda sevmenin ve sevdirmenin gereği de yerine getirilmiş olur. Dolayısıyla teklifimiz olan “Mevlid-i Nebî Haftası Spor Müsabakaları” projesinin doğru, yerinde ve faydalı olup olmadığı, muhtemel zararları ve risklerinin neler olabileceği konunun uzmanları tarafından tartışılmalı ve bu fikir daha da olgunlaştırılmalıdır. Bu takdirde müsabakalardan daha iyi sonuç alınması söz konusu olabilir. Eğer bu teklifimiz sonucu Hz. Peygamber çocuklara, gençlere ve topluma daha doğru tanıtılır, insanlar tarafından sevilir, örnek alınır, onun kadri ve kıymeti bilinirse bizim önerimiz de amacına ulaşmış olur. Böyle bir projeye sırf Allah rızasını gözeterek ve Hz. Peygamber’e ittibâ görevi sebebiyle sahip çıkıp destek olacak kâmil mü’minler ise bunun mükâfatını ahirette zaten fazlasıyla alacaklardır. (05.04.2013)

 

[1] el-Mücadele 58/21.

Önceki ve Sonraki Yazılar