Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Kişi ve Toplum Açısından Merhamet Eğitiminin Önemi

A+A-

Bir ülkede insanların barış ve huzur içinde yaşamasını sağlamak için yapılması gereken en önemli hususlardan birisi de o toplumda merhametli insanların sayısını artırmaktır.

Merhametli insanların sayısını artırabilmek ise ahirete gönülden inanmış ve bozulmamış vicdanlarının sesini dinleyen kişilerin sayılarının artırılmasıyla mümkün olabilir.

Merhamet eğitimini yeni nesillere verebilmek için yapılması gereken en önemli şey son din İslam’ı tebliğ ve temsil eden Hz. Peygamber’in hayatına bakmak ve oradan gereken dersleri çıkartmaktır.

Mesela son Peygamber Hz. Muhammed, merhametli bir insandı. O sadece insanlara değil aynı zamanda hayvanlara ve bitkilere karşı da merhametliydi. Onun hayvanları ve bitkileri nasıl koruyup kolladığına dair kaynaklarımızda yeteri kadar bilgi mevcuttur. Bunları okuyup değerlendirenler onu daha iyi tanıyacak ve kendilerine örnek alacaklardır.

Mesela Hz. Peygamber, ordunun geçtiği bir yerde yavrularını emziren dişi köpeğe rastlamış, onun ve yavrularının rahatsız edilmemesi için başlarına bir nöbetçi koymuş, o köpeğe ve yavrularına şefkat ve ilgisini böylece göstermiştir. İşte Hz. Peygamber’in bu tavrı hayvan hakları savunucuları için çok güzel bir örnektir.

Hz. Peygamber, kuşların yuvalarının bozulmasına da tepki göstermiş ve bu konuda tüm insanları uyarmıştır. Onun bu uygulaması tüm çevrecilerin örnek alması gereken model bir davranıştır.

Hz. Muhammed, denizlerin, göllerin, akarsuların ve su kuyularının kirletilmemesi gerektiğini söylemiş ve kendisi de buna uygun davranmıştır.

Hz. Peygamber, dünyadaki su kaynakları kullanılırken israf edilmemesini öğütlemiştir. Onun insanlara tasarrufu öğretmek ve bu alışkanlığı kazandırmak için nehirden bile olsa abdest alırken suyun israf edilmemesi gerektiğini söylemesi gerçekten ibret vericidir.

Hz. Peygamber, ashabını yetiştirirken daima merhametli olmalarını tavsiye etmiştir. “Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin” diyerek bir ilke ortaya koymuştur. Onun koyduğu bu ilkeye uygun hareket edenler ise çevre ve insan hakları konusunda duyarlı olmuş ve hiç bir canlıya haksızlık etmemişlerdir.

Onun anne ve babalara olan merhameti, kadınlara ve yetimlere gösterdiği şefkati, kölelere/cariyelere (savaş esirlerine) karşı yumuşak tavrı bilinmektedir. O hiç bir zaman eşlerine, kendisine hizmet edenlere kötü davranmamış, dövmemiş ve asla kırıcı söz söylememiştir.

Bu bakımdan bir kişinin Hz. Peygamber’de mevcut olan bu iç huzurunun benzerini yakalayabilmesi için “merhamet eğitimine” ihtiyaç vardır. Bu eğitimi alan insan yaratılanı yaratandan ötürü sever ve herkese karşı son derece şefkatli ve merhametli davranır.

Bu bilince ulaşabilmenin yolu ise çıkar beklentisi olmaksızın tüm insanları sırf Allah rızası için sevebilmekten geçer. Nitekim bu olgunluğa ulaşan Celaleddin el-Konevî tüm insanlara aynı mesajı vermiş ve bunu hayatında uygulayarak göstermiştir. Celaleddin el-Konevî öldüğünde onun için sadece müslümanlar değil yahudi ve hıristiyanlar da ağlamış, üzülmüş ve yas tutmuşlardır.

 Öte yandan içindeki şeytanî sesin etkisinde kalan birisinin gerçek anlamda merhamet sahibi olmasını beklemek de yanlıştır. Zira İblis’in çağrısına kulak verenlerin merhametli oldukları ve diğer insanları düşündükleri asla görülmemiştir. Onlar sadece arzularının peşinde koşmuş ve diğer insanları hiç hesaba katmamışlardır. Şeddad, Karun ve Firavun ile sembolize edilen bu tipler her dönemde olmuştur ve bundan sonra da olmaya devam edecektir.

İnsanoğlu doğru bir din eğitimi alırsa ancak o zaman güzel bir insan olabilir ve tüm insanlığın iyiliği için faydalı işler yapabilir. Ama şeytanın ve şeytanlaşmış insanların peşinden giderse merhametli olabilmesi asla ve kat’a söz konusu olamaz. Kendi çıkarları için binlerce insanın ölmesini bile isteyebilir ve körelttiği vicdanı onu asla uyaramaz.

Sonuç olarak, kişi ve toplum açısından merhamet eğitiminin önemi çok büyüktür. Bunu başaran toplumlar barış ve huzur içinde yaşarken, başaramayanlar ise her geçen gün artan şiddet, vahşet, taciz, kan ve gözyaşlarıyla hayatı kendilerine zehir etmeye devam ederler. (10.05.2011)

Önceki ve Sonraki Yazılar