Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Kibrit Çöpü Deyip Geçmeyin!

A+A-

Bütün kainât Allah tarafından derunî bir anlam ve amaç üzere yaratılmıştır. Varoluşun gayesini araştıran, anlam arayışında olan, Yaratıcısını tanıyan ve O’nun rızasını kazanmak için çabalayan insanoğlu bu sınavı başarıyla tamamlayıp ebedî cenneti kazanabilir. Ama tersini yapan, ömrünü boş şeylerle tüketen ise bu imtihanı kaybeder ve ebedi cehennemi hak eder.

Konuyu biraz daha açmaya çalışalım.

İnsanoğlunu “kibrit çöpüne”, “kibrit kutularını” da insanların içinde yaşadıkları “topluma” benzetelim.

Mesela bazı kibrit çöpleri vardır; belirli bir amaç için yanarlar. Kimi bir sigarayı yakar, kimi bir ocağı tutuşturur, kimi ise bir sobanın yanmasını sağlar.

Bazı kibrit çöpleri ise boş yere yanar, tükenip gider ama hiçbir işe de yaramazlar.

Kimi kibrit çöpleri ise bir evi veya ormanı yakıp kül ederler.

Öte yandan kibrit kutusunun içine bakıldığında çöplerin hepsinin aynı olduğu zannedilebilir. Oysa durum çok farklıdır. Zira aynı gibi görünen çöplerin aslında çok farklı oldukları ne iş için kullanıldıklarında ortaya çıkar.

Nitekim bazı kibrit çöpleri yanmayacak kadar incedir, yakarken kırılacak zannedersiniz, ama en iyi de o kibrit çöpleri yanar.

Bazı kibrit çöpleri ise epeyce kalındır. Siz zannedersiniz ki en güzel onlar yanacak ve bir işe yarayacak. Ama bu kalın kibrit çöpü “foss” diye bir ses çıkartır ve kendini bile yakamadan sönüp gider.

Kimi kibrit çöpleri ise eğri büğrüdür, lakin onlardan hiç beklenilmeyecek şekilde fonksiyonlarını yerine getirir ve önyargılı kişileri de epey şaşırtırlar.

İşte toplumda yaşayan insanların hayatlarını kibrit çöplerine, içinde yaşadıkları toplumu da kibrit kutusuna benzettiğimiz zaman bazı şeyleri daha rahat anlayabiliriz.

Örneğin kimi insanlar vardır bir lambanın fitilini yakar, kendileri gitse de ışıkları kalır ve etraflarını aydınlatmaya devam ederler.

Kimi insanlar vardır güçlü ve kuvvetli görünür ama kendilerinden beklenileni yerine getirmekten acizdirler. Kendilerini boş yere tüketir ve bitirirler. İçki, uyuşturucu, kumar, zina vs. benzeri kötü alışkanlıkların müptelası olurlar. Bu bağımlılıklardan kurtulmayı istemedikleri için de kendi sonlarını kendileri hazırlarlar. Yahut intiharı tercih ederek kendi yaşamlarına son verir ve ebedî cehennemi hak ederler.

Kibrit kutusunun içinde eğri ya da kırık olan çöpler vardır ki bunlar da engelli olan insanlara benzetilebilir. Onların görünüşlerine bakıp acele karar verenler yanılabilir. Zira bu çöpler kendilerinden beklenmeyecek derecede harika işlere imza atabilir. Yaşadıkları hayatın hakkını diğerlerinden çok daha iyi ve fazlasıyla verebilir. Nitekim bu çöpleri görünüşlerine göre değil de yaptıkları işe göre değerlendirmek çok daha isabetlidir.

Bazı kibrit çöpleri ise birbirine yapışmışlardır. Biri yanınca diğeri de zorunlu olarak onunla beraber yanar gider. Kötü arkadaşlarla düşüp kalkanların halini bu örnek çok güzel anlatır.

Kibrit kutusu ise içinde yaşanılan toplum gibidir. Islak bir kutudaki kibritleri uğraşsak da yakamayız. Demek ki içinde yaşanılan toplum insanoğlunu ister istemez etkiler. Dolayısıyla içinde yaşadığı toplumun “ideal bir toplum” olması için çalışmayanların bunun olumsuz sonuçlarıyla karşılaşmaları kaçınılmaz olur. Bu itibarla “Bana ne, neme lazım” gibi tavırlar son derece yanlıştır; vurdumduymazlık iyi bir şey değildir. Zira her koyun kendi bacağından asılsa da “kötü kokusu” zamanla bütün mahalleyi sarar ve herkesi rahatsız eder.

En tehlikeli çöpler ise kendisiyle birlikte kibrit kutusunu da yakan çöplerdir. İçinde yaşadıkları aileyi ve toplumu tehlikeye atan bunlardır. Dinî ve ahlakî değerleri önemsemeyen, bunlara cehpe alan bencil bireyler toplumu olumsuz anlamda etkiler. Bu tipler bilerek ya da bilmeden ahlakî yozlaşmaya ve çürümeye neden olur. O toplumdaki manevî değerlerin erozyona uğramasını hızlandırır ve adaletsizliğin yerleşmesine katkı sağlar. İman zafiyeti sebebiyle cinnet geçirip etrafa zarar veren, fesat çıkartıp toplumu birbirine düşüren, düşmanlarla işbirliği yapıp yetkilerini para karşılığı satan ve vatanlarına ihanet eden hainler hep böyle kimseler arasından çıkar.

Kısaca ifade edecek olursak herkes dönüp kendisine bakmalı ve kendisini sorgulamalıdır. “Acaba ben nasıl bir kibrit çöpüyüm?” diye kendisine sormayan ve olumlu anlamda bir değişim ve dönüşüm başlatmayan insan sonunda mutlaka kaybeder.

Bize göre kibrit çöpünün kalitesini belirleyen ucundaki kimyasal maddedir. O sağlam olursa kibrit çöpü mutlaka bir işe yarar. Yani; bu uçtaki kimyasal maddeyi “sağlıklı düşünen bir ruha veya sağlam ve sarsılmaz bir imana” benzetmek mümkündür. Nitekim iman zaafiyetinin ya da yokluğunun insanı ahirette felakete sürüklemesi kaçınılmazdır. İnsana varoluş gayesini, hayatın anlamını, amacını, değerini öğreten gerçek İslâm’dan yoksun kalmak ve imanı sağlaştırmamak insanoğluna kaybettirir.

İslâm’ın ışığıyla aydınlanan ve salih ameller ortaya koyan bir mü’min etrafına faydalı kandil olur ve tüm cihana ışık saçmaya devam eder. Bunu becerebilmek ise herkesin kendi elindedir. Kendi kaderini ortaya koyduğu niyetiyle, samimiyetiyle, davranışlarıyla, hayata bakışıyla, duasıyla, ibadetiyle, iyi ya da kötü hal ve hareketleriyle şekillendiren bir insan elbette yaptıklarından sorumlu olur. Zira sorumlu olmayacak idiyse o takdirde bu dünyada imtihan edilmesinin de hiçbir anlamı kalmazdı.

Sonuç olarak, Allah Teâlâ tarafından bu dünyada insan olarak yaratılan ve “altın tepside ebedî cenneti kazanma fırsatı” kendisine bahşedilen bir kimse “sağlıklı tefekkürün hakkını vererek, imanını tahkikî hale getirerek ve salih ameller işleyerek” imtihanı başarırsa bu, kendi lehine olur, ancak tam tersini yaparsa bu da kendi aleyhine olur ve böyle biri sadece kendine yazık eder. (01.06.2012)

Önceki ve Sonraki Yazılar