Engin Dinç

Engin Dinç

Kibrin Sonu Felakettir

A+A-

Son zamanlarda duyduğum en kibirli cümle; "Ben hizmetçiye bile günaydın diyen, selam veren birisiyim." oldu. Bu ifadeleri kullanan kişi makam mevkiye ulaşmış birisi. Kendini öylesine mütevazı bir kişiymiş ki bunu bana bu sözlerle ifade etti.

Gülsem mi, ağlasam mı, kızsam mı bilemedim. Öyle mütevazı biriymiş ki kendisi bir hizmetliye bile selam verirmiş!

İletişim de bazı ifadeler vardır bu kelimeleri kullanırsanız cümlede bahsettiğiniz tüm mana kaybolur. Bunlardan bir tanesi de "bile" ifadesidir. Hizmetliye bile selam veriyorum demek içinde kocaman bir kibir barındırır. Devasa bir ben ne oldum deliliği gizler. Bu ifadeyle konuşan bir kişi sadece kendisini kandırır, kendi egosunu mütevazı davrandığına inanarak tatmin eder.

İletişimi biliyorum demekle hatta iletişimi anlatmakla uygulamak arasında dağlar kadar fark vardır. Doğru iletişimde hayatımızdan çıkarmamız gereken bazı kelimeler vardır. Bu kelimeleri kullanarak kendimizi doğru ifade edemeyiz. Bunlardan bir tanesi de "ama" ifadesidir. "Bugün çok güzelsin, saçın harika görünüyor, gözlerinin güzelliğine zaten hayranım, üzerindeki tişört ve başındaki şapka sana çok yakışmış ama pantolonun uyumlu olmamış" dediğimizde kişinin tek duyduğu pantolonun uyumsuz olmasıdır. ‘Ama’dan önceki tüm güzel sözler çöptür artık. Bunun yerine cümleyi "...bununla birlikte mavi bir pantolonla mükemmel görünürsün" diye tavsiye edici ve yapıcı şekilde cümleyi tamamlamak daha doğru olacaktır.

İletişimde doğru ifadeyi kullanmak önemli iken bazı davranışlar ve duygular sözlü ifade edilemez. Mütevazılık da bunlardan bir tanesidir. Kişi, mütevazı birisi olduğunu anlatmak yerine mütevazılığını göstermelidir. Özellikle manevi manada verilen mesajların çoğunda sözlü değil, görsel iletişim ön planda olur, görsellik mesaj verilen kişiye etki eder.

İletişimi bir kenara bırakalım. Özgüven ile kibir arasında kıldan ince bir çizgi vardır. Kıldan ince, kılıçtan keskin denince akla direkt sırat köprüsü geliyor değil mi? Tam da hayatımızın sıratıdır bu iki ruh hali arasındaki çizgi de... Eğer biraz çizgi dışına çıkarsak kibir yapmış oluruz ve Allah-u Teâlâ'da kibir ile ilgili kelamı kadim olan kitabı Kuran'ı Kerim'in Lokman suresi 18. ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor: "Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.”

Allah sevsin, başkasının bizi nasıl bildiğinin bir önemi yok. Gerekirse sümsük adamın teki olalım. Kibriya olmaktan hayırlıdır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar