Kadınlar yaptıklarından sorumlu mudur?
Ahmed Bican’ın yazmış olduğu Envâru’l-Âşikîn adlı eserde ortaya koyduğu kadın tasavvuru problemlidir.
Eserde naklettiği kadınlarla ilgili bazı rivayetler onun yaşadığı dönemde kadınlara bakışı yansıtması açısından önemlidir.
Bican, tefsirlerden alarak aktardığı bir rivâyette, Hz. Âdem’in oğlu Şit’e (a.s.) beş tavsiyesinden bahsederken birinin şu olduğunu söylemektedir:
“Avrat sözüne inanmayasın. Ben avrat sözüne uydum; bana pişmanlık hâsıl oldu.”
Bu uydurma rivâyette nakledilenlere bakıldığında Hz. Âdem’in hâlâ suçunu kabullenemediği, üstelik suçunu eşi Havvâ’nın üzerine attığı görülmektedir.
Bunlar, hem Hz. Âdem’i hem de eşi Havvâ’yı töhmet altında bırakan ifâdelerdir. Oysa yasak ağaçtan “şeytana uyup yoldan çıkmaları sonucu” her ikisi birlikte yemişlerdir.
İkisi de hatalıdır. Lâkin ikisi de birlikte tövbe etmişlerdir. Hâlâ suçu zorlama yöntemlerle ve Ehl-i kitâb’ın da tesirinde kalarak Havvâ’ya yüklemek son derece yanlıştır.
Eserde kadınlara olumsuz bakışı yansıtan bir diğer rivayet ise Hz. Âdem’in kendisine öleceği bildirildiğinde Havvâ validemize gelerek: “Ya Havvâ! Ölümü sen miras kodun (koydun) ve beni uçmaktan (cennetten) sen çıkardın.” dediği haber verilmektedir.
Bu ifâdelerden de anlaşılacağı üzere Hz. Âdem, ısrarla suçunu kabul etmemekte ve hala bütün suçu karısı Havvâ’ya yüklemeye çalışmaktır.[1]
Oysa Kur’ân-ı Kerim’in bize tanıttığı, hatasını ikrar edip tövbe etmiş ve tövbesi kabul edilmiş bir Peygamber’in eşine karşı bu şekilde suçlayıcı konuşması, peygamberlerin belirtilen vasıflarıyla bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla, böyle bir rivâyetin uydurma olduğu her halinden bellidir.
Envâru’l-Âşikîn’de ortaya konulan “kadının iradesinin ve idaresinin erkeğe ait olduğu ve kadının herhangi bir sorumluluğunun olmadığı” anlayışı da Kur’ân-ı Kerim’in ilkeleriyle çelişen sakat bir anlayıştır.
Nitekim rivâyette, Havvâ’nın yasak meyveden önce yediği, ona hiçbir şey olmadığı, sadece âdet görmeye başladığı, çünkü “onun tâbi, Hz. Âdem’in ise metbû olduğu”, “tâbi salah da ise metbû da salahdadır; ve aksi dahi böyledir” kuralı gereği bunun böyle olduğu ifâde edilmektedir.
Sadece imtihân olanın Hz. Âdem olduğu, Havvâ’nın ona uyduğu, dolayısıyla Havvâ’nın yasak ağaçtan yemesinin normal olduğu, bunun onun için bir suç teşkil etmeyeceği, onun tek hatasının Hz. Âdem’i suça teşvik olduğu kanaati, “kadına olan olumsuz bakışı” yansıtmaktadır.
Birey olarak kadının sorumluluğunu, yaptıklarının hesabını Yüce Allah’a tek başına vereceğini, kocasının ona bir yere kadar müdâhale etme hakkının olduğunu göz ardı eden böyle sakat bir anlayış doğru değildir.
Zîra kadın da erkek de imtihân olmaktadır ve kimse kimsenin günahını üstlenecek değildir.
Sonuç olarak, daha çok Yahudi ve hıristiyan kültürünün etkisiyle oluşturulmuş bu tür rivayetlere dayanılarak İslam hakkında alelacele karar vermek doğru değildir. Kur’ân-ı Kerim ve sahih sünnette kadınlara verilen haklara bakılmadan, böyle beşinci ve altıncı sınıf kitaplardaki mitolojik muhtevalı haberleri esas alarak “İslam’ı suçlamak” kesinlikle insafla bağdaşmayacaktır. Böyle yapanların art niyetli oldukları sonucuna varılacaktır. (29.06.2007)
[1] Geniş bilgi için bkz, Dr. Ahmet Emin Seyhan, Hadislerde Kıyamet Alametleri, s. 94-95.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.