Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

İslâm’da Recm Yoktur

A+A-

Günümüz İslâm âlimlerinden Prof. Dr. Hayreddin Karaman, 29.08.2010 tarihinde Yeni Şafak Gazetesi’ndeki köşesinde “İslâm’da Recm Yoktur” başlıklı bir yazı kaleme almış ve özetle şunları söylemiştir:

“1972 yılında Libya’da İslâm âlimleri toplantısı yapılıyor. Toplantının konusu, ‘ülkenin kanunlarını yabancı unsurlardan temizleme ve İslâmîleştirme.’ Bu toplantıya katılanlar arasında Yusuf el-Kardavî, Muhammed Ebu Zehra, Ali el-Hafîf, Mustafa ez-Zerka, Subhî es-Salih, Huseyn Hâmid Hassab, Abdulaziz Âmir gibi tanınmış âlimler var. Yusuf el-Kardavî, bu toplantıda Ebu Zehra’nın çıkışını “Bir bombanın fitilini ateşledi” ifadesiyle veriyor ve -özetle- şöyle devam ediyor: “O toplantının yıldızı tartışmasız olarak Üstad Muhammed Ebû Zehra idi. En çok o konuşuyor, her konuşanın ardından tenkitlerini ve görüşlerini ifade ediyordu. Bir ara ayağa kalktı ve şunları söyledi:

“Ben İslâm Hukuku ile ilgili bir görüşümü yirmi yıldır açıklayamadım, şimdi, Rabbime kavuşmadan önce “Bana niçin açıklamadın, hak bildiğini söylemedin?” diye sorulmaması için sizlere açıklayacağım. Bu görüş, evlilerin zinasının cezası olan recimle alakalıdır. Benim kanaat ve reyime göre bu ceza yahudi şeriatında vardı, Peygamberimiz ilk zamanlarda bunu kaldırmadı, sonra Nur Suresi geldi, burada zinanın cezası -evli bekar, kadın erkek herkes için yüz sopa olarak- konuldu ve recim kaldırıldı.

Ben bu reyimi üç delile dayandırıyorum:

1. Allah Teâlâ Nisa Suresi’nde hür olmayan insanların zinasının cezası, hür olanlara verilen cezanın yarısı kadardır” buyuruyor. Recim bölünemez bir ceza olduğuna göre cezadan maksadın yüz sopa olduğu böylece ortaya çıkıyor.

2. Buhârî’nin naklettiği rivâyette râvî Abdullah b. Evfâ’ya, “Recim, Nur Suresi gelmeden önce mi yoksa sonra mı uygulandı?” diye soruluyor, o da “Bilmiyorum” cevabını veriyor. Şu halde recim uygulamasının yüz sopa uygulamasını getiren Nur Suresi’nden önce olması ve bu Sure gelince onun kaldırılmış olması kuvvetle muhtemeldir.

3. “Recim cezası âyet olarak Kur’ân’da vardı, lafız olarak kaldırıldı, ama hükmü kaldırılmadı” şeklindeki rivâyeti akıl ve mantık kabul etmez; hükmü kalacak bir âyetin lafzı niçin kaldırılsın?!”

“Üstad sözlerini bitirince hazır olanların çoğu ona hücuma kalkıştılar ve fıkıh kitaplarında yazılı mevcut bilgilerle karşılık verdiler, fakat üstad görüşünde ısrar etti.”

Oturum sona erince Yusuf el-Kardavî, Ebu Zehrâ’nın yanına geldi ve bu konuda, onunkine yakın bir görüşünün olduğunu, “Recmin değişmez ceza (had) değil, uygulayıp uygulamamak yöneticilere bırakılmış “tazir çeşidinde bir ceza” olduğu kanaatini taşıdığını ifade etti. Üstad Ebû Zehra, bunu da kabul etmedi ve şöyle dedi: “Yusuf, Allah’ın rahmet armağanı olan Muhammed Mustafa’nın ölünceye kadar insanları taşladığını akıl kabul eder mi? Bu yahudi şeriatına ait bir cezadır ve onların taş kalpli oluşlarına da uygun düşmektedir.

Sonuç:

İslâm âlimleri arasında recim cezasının değişmez bir ceza olmadığını veya yahudi şeriatına ait bu cezayı İslâm’ın kaldırdığını ve şeriat adına uygulamanın mümkün ve caiz olmadığını savunan önemli isimler vardır. Bu sebeple günümüzde İslâm aleyhine kullanılan ve insanları İslâm’dan korkutmaya yarayan bir cezayı sahiplenmek ve savunmak uygun değildir.”[1]

Görüldüğü üzere Prof. Dr. Hayreddin Karaman da[2] recm konusunda tıpkı Prof. Dr. Muhammed Ebû Zehra gibi düşünmekte ve “evli kadın ile erkek zina ettiklerinde” cezasının recm olmadığı kanaatini taşımaktadır.

Nitekim Allah Teâlâ, Nisa Sûresi 25. âyette “hür olmayan insanların (köle ve cariyelerin/savaş esirlerinin) zina yapmaları halinde cezalarının hür olanlara verilen cezanın yarısı olduğunu” bildirmektedir. Dolayısıyla recm (taşlayarak öldürme) bölünemez bir ceza olduğuna göre bu cezadan maksadın “yüz sopa” olduğu açıktır. Çünkü zina eden savaş esirlerine verilecek ceza “elli sopadır.” Nasıl “yarım hamilelik” olmuyorsa “yarım öldürmede” olamayacağına göre recm cezasında ısrar etmenin hiçbir anlamı yoktur. Bu nedenle sırf bu âyet bile “evli veya bekâr zina edenlerin taşlanarak öldürülemeyeceğinin” en büyük delilidir.

Öte yandan Buhârî'nin Sahih’inde naklettiği rivâyetin ravîsi Abdullah b. Evfâ'ya, "Recm, Nur Suresi gelmeden önce mi yoksa sonra mı uygulandı?" şeklinde bir soru sorulmuş, o da; "Bilmiyorum" cevabını vermiştir. Şu halde recm uygulamasının “yüz sopa cezasını getiren” Nur Suresi’nden önce olması ve bu âyet gelince de recm cezasının kaldırılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla rivâyetinde tereddüt eden ravînin olduğu hadise bakarak “ölüm gibi geri dönüşü ve telafisi mümkün olmayan bir cezayı” savunmak isabetli değildir.

Diğer taraftan "Recm cezası âyet olarak Kur’ân'da vardı, ancak lafız olarak kaldırıldı, ama hükmü kaldırılmadı” veya “Recm âyetinin yazılı olduğu sayfayı keçi yedi” şeklindeki rivâyetler tamamen asılsız ve uydurmadır. Kur’ân’ın eksik olduğu algısına sebebiyet veren böyle bir saçmalığı kabul etmek mümkün değildir. Çünkü hükmü kalacak bir âyetin lafzının kaldırılması abesle iştigaldir. Kaldı ki böyle bir şeyin olması zaten mümkün değildir.

Ayrıca “recm cezasının uygulanıp uygulanmaması yöneticelere bırakılmıştır” şeklindeki bir değerlendirmede doğru değildir. Zira yukarıdaki üç delil zaten böyle bir cezanın İslâm’da olmadığının en güçlü kanıtlarıdır.

Sonuç olarak, Prof. Dr. Hayreddin Karaman ve Prof. Dr. Muhammed Ebû Zehra’nın da isabetle kaydettikleri üzere İslâm’da recm (zina eden evli kadın ve erkeğin taşlanarak öldürülmesi) cezası yoktur. İslâm, yahudi şeriatına ait bu cezayı kaldırmıştır. Bu sebeple günümüzde İslâm aleyhine kullanılan ve insanları İslâm'dan korkutmaya yarayan recm gibi bir cezayı “çürük delillere veya isabetli olmayan içtihatlara” dayanarak sahiplenmek ve savunmak doğru değildir. (14.09.2012)

 

[1] https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/m-ebu-zehra-recim-yok-diyor-23761 (20.08.2021).

[2] https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/recim-yoktur-23731 (20.08.2021); https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayrettin-karaman/recim-yoktur-demitim-24791 (20.08.2021).

Önceki ve Sonraki Yazılar