Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

İslam fakirliği özendirir mi?

A+A-

Ahmed Bican, yazmış olduğu Envâru’l-Âşikîn adlı eserde naklettiği bir rivâyette, Hz. Peygamber’in şöyle dediğini haber vermektedir: “Süleyman (a.s.) cemî peygamberlerden beş yüz yıl sonra cennete gire, dünyada pâdişah olduğu için. Ve benim sahâbilerimden Abdurrahman b. Avf  ol dahî sahâbilerimden sonra gire, zengin olduğu için.”

Zengin olmanın cennete “geç girmeye” sebep olduğu, peygamber veya sahâbî de olsa bunun fark etmeyeceği, bu nedenle “az olana kanaat edilmesi” gerektiği, muhtaç olmayacak kadar çalışıp cennete daha erken girmek için nafile ibadetlere ağırlık verilmesi gerektiği şeklindeki anlayışlar sakattır.

Zîra dînî öğretiye ters böyle bir düşüncenin kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Çünkü Kur’ân ve hadislerde geçen ‘zengin’ ve ‘zenginlik’ kavramları, ‘hiçbir şeye ihtiyâcı olmayan’; ‘fakir’ ve ‘fakirlik’ ise, ‘Yüce Allah’a muhtaç olan’ mânâlarında kullanılmaktadır.

Bu bakımdan “hakkı yerine getirilen zenginliğin zemmedilmesi/ kınanması” söz konusu değildir. İslâm, “zilleti gerektiren fakirliği” asla hoş karşılamamıştır.[1]

Zira Kur’ân-ı Kerim, her zaman çalışmayı ve üretmeyi tavsiye etmiştir. Hz. Muhammed ise; “Veren elin, alan elden daha hayırlı olduğunu”, “Dürüst ve güvenilir bir iş adamının kıyâmet günü nebîlerle, sıddîklarla ve şehidlerle beraber  haşrolunacağını” belirtmiştir. O, azdıran zenginliğe karşı sahabîlerini uyarmış ama çalışıp üretmelerini de tavsiye etmiştir.

Nitekim bir gün Hz. Peygamber, saçı ıslak halde yani daha tam kurumamışken evden dışarı çıkmış, mescidin kenarında oturan bir gruba rastlamış, içlerinden biri Hz. Muhammed’e şakayla karışık “Bugün sizi keyifli görüyoruz” deyince o da cevaben: “Evet, Allah’a hamd olsun” diye karşılık vermiştir. Daha sonra orada bulunanlar zenginlik konusu açıp konuşmaya başlamış ve Hz. Muhammed de onlara şöyle demiştir: “Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyan birisinin zengin olmasında sakınca yoktur. Allah’a karşı sorumluluklarının şuurunda olan birisinin ise sağlık ve sıhhat içinde olması zenginlikten daha hayırlıdır. İnsanın sağlıklı ve keyifli olması ise büyük bir nimettir.”

Görüleceği üzere Hz. Peygamber bu sahih hadiste zenginliği kötülememekte, ehil ellerde olmasını tavsiye etmekte, ama “sağlığın çok daha önemli olduğuna” özellikle vurgu yapmaktadır. Nitekim onun bu tavsiyelerine uygun hareket eden “zengin sahabîlerin varlığı” bilinmektedir.

Hal böyleyken, zenginliğin bu tarz bir yaklaşımla kötüleniyor olması ve fakirliğin üstünmüş gibi gösterilmesi isâbetli değildir.

Dolayısıyla kendisi de aynı zamanda ticâretle meşgul olmuş, çalışmayı ve üretmeyi tavsiye etmiş bir Peygamber’e atfedilen yukarıdaki bu söz uydurmadır.

Kanaatimizce zenginliği kötü gösteren bu tür abartılı sözler “sufiler” tarafından uydurulmuş ve yaygın hale getirilmiştir.

Sonuç olarak İslâm, zilleti gerektiren fakirliği asla hoş karşılamamıştır. Ahmed Bîcan da tıpkı günümüzdeki bazı sufiler gibi bu tür rivayetlere itibar ederek zenginliğe cephe almış, fakirliği üstün göstermenin gayreti içerinde olmuş, ancak yanılmışlardır. (06.07.2007)

 

[1] Geniş bilgi için bkz,  Dr. Ahmet Emin Seyhan, Hadislerde Kıyamet Alametleri, s. 93-94.

 
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.