Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

İntihar edenler ve kader

A+A-

İnsanın kaderini büyük oranda belirleyen, kendi eğilimleri, davranışları, düşünceleri, karakteri, kişiliği, niyeti, samimiyeti, yapıp ettikleri, hayata bakışı, konuştuğu sözler, ettiği dualar veya aldığı beddualardır.

Zira ayette "Biz her insanın kaderini kendi boynuna dolamışızdır" buyurulmaktadır. Yani herkes kendisiyle ilgili kararları özgür iradesiyle kendisi almaktadır. Böyle olduğu için de sonuçlarına katlanmak zorundadır.

Örneğin 90 km hızla gidilmesi gereken bir yolda aracıyla 180 km hız yapar ve takla atıp ölürse, bu insan kendi kaderini kendisi çizmiş, ölümü seçmiş, yani intihar etmiştir.

Bir başkası, bile bile aidsli birisiyle cinsel ilişkiye girmiş, hiv virüsü kapmış, hastalanıp ölmüşse o da aynı şekilde kaderini kendisi çizmiş ve bir nevi intihar etmiştir.

Bir diğeri, iki katlı ev yapma müsaadesi olan bir arsaya 8 katlı bina yapmış, ilk depremde apartman yerle bir olmuş ve adam enkaz altında kalarak ölmüştür. Bu şahıs da kaderini kendisi çizmiş, kuralları hiçe saymış, yani intihar etmiştir.

Bir başkası yüzme bilmediği halde can yeleği de giymeden “lastik botla” denize/göle açılmış, sahilden uzaklaşmış, bot alabora olmuş, dalgalar arasında boğularak ölmüş, kendi sonunu kendisi hazırlamış, yani intihar etmiştir.

Bir başkası, günde bir veya iki paket sigara içmiş, ciğerlerini sigara dumanıyla doldurmuş, damarlarını sertleştirmiş, kansere yakalanmış ve ölmüştür. Yani kendi kaderini kendisi şekillendirmiş, yavaş yavaş intiharı tercih etmiştir.

Bu örnekleri çoğaltmamız elbette mümkündür ve özetle böyle yapanlar sorumludurlar.

Zira Allah Teâlâ, onların istediklerini yaratmıştır. Tercih, kula aittir; hayrı ve şerri yaratan da Allah’tır. İnsanoğlu rüzgârın önündeki bir yaprak değildir; zira “iradesi” vardır.

Seçimlerini adam gibi yapamayanların Yüce Allah'ı suçlamaya asla hakları yoktur. Bunun yerine kendilerine dönüp bakmaları gerekir. Dolayısıyla bahsettiğimiz şekilde yanlış tercihlerde bulunanlar, kendi özgür iradeleriyle bu kararları almaktadırlar.

Şunu da ifade edelim ki, kaderin nasıl şekilleneceğini hiç kimse bilemez.

Zira Yüce Allah her an yeni bir yaratmadadır. İnsanın kaderi an be an, saniye saniye yeniden şekillenmektedir. Bunu da unutmamak gerekir. Herkesin imtihanı farklı şekillerde olmaktadır ve önemli olan da, bu imtihanı en güzel şekilde başarmaktır.

Muhammed Esed'in çok sevdiğim bir ifadesi vardır ve o da şudur:

“Günaha yatkınlık oluşturan zihinsel tavır.”

Yani; sürekli kendi beynine yanlış/ kötü/ olumsuz mesajlar veren birisi kendine yazık eder ve kaderinin o şekilde oluşmasına/şekillenmesine sebep olur.

Örneğin elime bir fırsat geçse de şöyle şöyle yapsam”, “İmkânım olsa da ben de malı götürsem”, “Ah bir elime fırsatlar geçse de imzayı atıp köşeyi dönsem”, “bizim elimize böyle fırsatlar geçmez ki!" diyerek hayıflanan, açgözlülükle kısa yolda köşe dönme, faiz yeme veya zina etme hayalleri kuran birisi yanlış yoldadır ve bu dua, dilek ve temennileriyle kaderini kendisi şekillendirmektedir.

Zira böyle sözler söyleyerek zihninde bir ön hazırlık yapmakta, kendisini buna alıştırmakta ve günün birinde eline fırsat geçtiğinde de o haramı işlemektedir.

Çünkü bu gibi kimseler, sürekli böyle bir beklenti içinde olmuşlardır ve o haramı/ günahı hiç çekinmeden, utanmadan, rahatlıkla ve haklı olduklarını da düşünerek yapmışlardır.

Onlar, aklıselim, yani “vahyin aydınlattığı akılla” değil “salt akılla” hareket etmiş ve içindeki şeytani sesin süslü yalanlarına kanarak bu günahı/ soygunu/ zinayı/ gaspı/ cinayeti/ faizi/ tefeciliği vs. kanıksamış/normal görmüş, üstelik bunları savunmuş ve doğru olduğunu ispatlamaya kalkışmıştır.

Sonuç olarak, insanoğlu kendi kaderini kendisi şekillendirmektedir ve günaha yatkınlık oluşturan zihinsel tavır içinde olması nedeniyle de yanlış kararlar almakta, ölümünü erkene çekmekte, ömrünü kısaltmakta, bir anlamda da intihar etmektedir. Dolayısıyla aklı başında bir insan bu kapıyı hiç bir zaman açmamalı ve sürekli kapalı tutmalıdır. Yoksa “günaha yatkınlık oluşturan zihinsel tavır” nedeniyle cinayet işlemesi, zina etmesi, içki içmesi, kumara dalması veya intihar etmesi kaçınılmaz olur ve bunda da sorumluluk tamamen kendisine aittir. (05.01.2007)

Önceki ve Sonraki Yazılar