Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

İbret Veren Ölümü Öldürmeye Çalışan Medya!

A+A-

Günümüz medyasının büyük bir kısmı, ölüme dair attığı manşetlerde gerçekten korkunç, ürpertici, dehşet verici ve manüplatif (yönlendirici) bir dil kullanmaktadır. Bir haberi sırf okunabilir veya izlenebilir kılma adına “böyle bir dil ve üslup kullanmak ve ölümden ders alınmasını imkânsızlaştırmaya çalışmak kesinlikle doğru değildir.

Mesela ünlü bir adamın/kadının ölüm haberi verilirken “2013 yılının laneti hâlâ bitmedi! İşte bir ölüm daha!”şeklinde bir başlık atmak gerçekten ürkütücü ve utanç vericidir. Çünkü böyle bir manşet, Yüce Allah’a isyan anlamına gelir. Kanaatimizce bu başlığı atan kişi ya da kişiler İslâm’a karşı içlerinde besledikleri kin, nefret ve öfkeyi dışa yansıtmaktadır.

Bu nedenle söz konusu manşeti pervasızca ya da bilinçli olarak atan veya onaylayanların akıl sağlıklarının yerinde olmadığı, ölüme bakışlarının oldukça bozuk, çarpık ve problemli olduğu, Yüce Allah’a ve ahiret gününe hiçbir şekilde inanmadıkları söylenebilir.

Ayrıca böyle bir dil kullanmak, ölüm gerçeğini anlamaya çalışmak bir yana toplumun Yüce Allah’a, ahirete ve ölüme bakışını da olumsuz anlamda etkiler. Nitekim “2013 yılının laneti hâlâ bitmedi! İşte bir ölüm daha!”derken amaçlanan da bu olmalıdır.

Oysa Hz. Peygamber; “Ağızların lezzetini kaçıran ölümü çok anın!”[1]buyurmaktadır. Dolayısıyla “en büyük nasihat olan ölümün” böyle bir dil ile haber yapılması, “korkunç bir hayaletmiş” gibi sunulması, “lanetli bir şeymiş” gibi takdim edilmesi ve “insanların ölümden ibret almalarının imkânsız hâle getirilmesi” dehşet verici bir durumdur.

Kanaatimizce böyle bir yöntemle ölümün çok kötü bir şeymiş gibi gösterilmesi kesinlikle kabul edilemez. Zira ölüm gerçektir ve her can mutlaka ölümü tadacaktır.[2] Ölüm gibi önemli bir hadiseyi bu şekilde kara propagandalarla hayatın/gündemin dışına itmeye, sahte/sanal şeylerle avunmaya ve ahirete hazırlık yapılmasını engellemeye çalışmak doğru değildir.

Kaldı ki aklı başında bir insan, her an ölüme hazır olmak zorundadır. Zira ölüm, insanı her yerde ve her an beklemektedir; herkes ölecektir. Dolayısıyla bu dünya hayatı gelip geçicidir, kalıcı olan ise ahiret hayatıdır.[3]

Şu âyetleri birlikte okuyalım:

“Her canlı ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi iyilikle ve kötülükle imtihan ederiz. Siz ancak Bize döndürüleceksiniz.”[4] “Sizde olanlar tükenir ama Allah katında olanlar sonsuzdur, tükenmez. Sabredenlere ecirlerini, yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.”[5] “Size verilen şeyler, dünya hayatının geçim vasıtası ve süsüdür. Allah katında olanlar ise daha değerli ve daha kalıcıdır. Aklınızı kullanmayacak mısınız?”[6]

Görüldüğü üzere ölüm bir son değil ahiret hayatına açılan bir kapı, yeni bir başlangıç ve insanı ölümsüzlüğe götüren bir araçtır. Ölümle birlikte beden toprağa, beşerî ruh ise mutlak Varlığa kavuşur. Ölüme gerçek anlamda inanan ve buna kendisini hazırlayan kimsenin Rabbi ile bağı sağlamdır ve ölümden korkmasını gerektirecek bir durum yoktur.

Dolayısıyla ölümle ilgili böyle bir dil kullanılmasının amacı, kitle iletişim araçlarını kullanan belirli güç odaklarının bilinçli bir eylemi değilse, “günümüz okumuş-yazmış cahillerinin (!)” zırvaları olarak değerlendirilebilir. Çünkü ölüm gerçeğini derinlere hapsetmeye, ibret alınmasını zorlaştırmaya, hayatı da sıradanlığa ve başıboşluğa mahkûm etmeye çalışanlar yanlış yoldadır ve onlara fırsat verilmemesi gerekir.

Bu nedenle, genç nesilleri uyarmak ve uyanık olmalarını sağlamak amacıyla medyanın kullandığı böyle bir dilin problemli/sakat olduğunu ifade etmemiz gerekir. Genç nesiller, kendi değerlerine savaş açan bu tür yayın organlarını çok iyi tanımak zorundadır. Aksi halde gelecek yüzyıllarda manevî değerlerinden kopartılmış toplumlar gerçek huzur ve mutluluğu yakalayamaz ve tüm insanlığa model olamaz.

Sonuç olarak, ölümle ilgili medyanın büyük bir kısmının kullandığı bu dil “sağlıklı bir bakış açısını” yansıtmamaktadır. Bu zararlı/kötü dilin kullanımının sürdürülmesi halinde ölüm ve ahiret hayatıyla ilgili yanlış algı ve yaklaşımlar, insanların zihin dünyalarını altüst etmeye devam edecektir. İlerleyen yıllarda böyle bir dil ve üslubun menfî etkileriyle toplum derinden sarsılacak, tüm dünyada ve ülkemizde anti-deprasan ilaçların kullanımı hızla artacaktır. Zira bunda ölüm hadisesine bu tür bir yaklaşımın önemli payı vardır. Kanaatimizce yapılması gereken şeylerin ilki ve en önemlisi, “Yüce Allah’a ve ahiret gününe tam anlamıyla, şeksiz, şüphesiz, tereddütsüz, bilerek ve isteyerek iman etmek ve Kur’ân’ın ilkeleri ışığında erdemli bir hayat yaşamaya” gayret göstermektir. (11.07.2014)

 

[1] Tirmizî, 34/Zühd, 4 (IV, 553); Nesâî, 21/Cenâiz, 3 (IV, 4); İbn Mâce, 37/Zühd, 31 (II, 1422).

[2] el-Ankebut 29/57.

[3] el-Ankebut 29/64.

[4] el-Enbiyâ 21/35.

[5] en-Nahl 16/96.

[6] el-Kasas 28/60. Ayrıca bkz. eş-Şûra 42/36.

Önceki ve Sonraki Yazılar