Hukukun Üstünlüğü ve Linç Kültürü
İnsanoğlu “canını, aklını, neslini, dinini ve malını” korumakla görevlidir. Bu beş husus temel insan haklarındandır ve bunları ihlal etmek haramdır. [Nisâ, 4/29-30] Özellikle dünyaya model olması gereken İslam toplumları ne dindaşlarının ne de birlikte yaşadıkları diğer insanların haklarını ihlal edebilir. Aksine Kur’an ve sünnet terbiyesi almış bir müslüman insanların temel hak ve özgürlüklerini korumak için çaba sarf eder.
Nitekim Hz. Peygamber, insanların kişilik haklarına saygılı olmayı sıkça öğütlemiş, buna aykırı davrananları sert bir şekilde ikaz etmiş, kul hakkı ihlali yapanların haksızlık ettiği kişiden helallik almasını tembihlemiştir.
İslam, insanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefler. Zira koyduğu bütün emir ve yasaklar bu gayeyi sağlama amacına matuftur. Dolayısıyla toplumsal huzuru temin etmenin yolu insanların birbirlerinin hakkına ve hukukuna saygılı olmalarından geçer.
Eğer birileri hukukun ilkelerine titizlikle uymak yerine kendilerini güvenlik kuvvetleri, savcı veya hâkimlerin yerine koyarak arzularına göre karar verir ve “linç kültürüyle” hareket ederlerse bu, çok büyük bir yanlış olur. Zira devletin yetkili organları tarafından yargılama yapılmadan, provokasyonlara ve ağır tahriklere kapılarak, kendi kafalarına göre suçlu gördükleri kimseleri cezalandırmaya kalkışmak İslam’ın ilkeleriyle hiçbir surette bağdaşmaz; böyle yapmak ilkelliktir/bedeviliktir/barbarlıktır. Bu bakımdan binlerce yıllık devlet geleneği olan müslüman bir toplumun bundan uzak durması, görevi asıl sahiplerine bırakması ve teenni ile hareket etmesi son derece mühimdir.
Dolayısıyla kanunlara saygılı bir mü’min, öncelikle sağlıklı bir din anlayışına sahip olur, başkalarının haklarını kesinlikle ihlal etmez ve hukukun kurallarına sonuna kadar uyar. Hiç kimse kendini kanun yerine koyarak hâkim, savcı, güvenlik güçleri gibi davranamaz. Zira hukuk devleti olmak kolay değildir.
Sonuç olarak, kendisi için istediğini başkaları için de istemeyen olgun ve kâmil bir mü’min olamaz. [Buhârî, 2/İman, 7 (I, 9); Müslüm, 1/İman, 17 (I, 67) nr: 71; Tirmizî, 35/Kıyâme, 59 (IV, 667) nr: 2515; İbn Mâce, Mukaddime, 9 (I, 26) nr: 66]. Kur’an-ı Kerim, hukuku hiçe sayarak insanların haklarını ihlal edenleri ciddi bir şekilde ikaz etmektedir. [Mutaffifîn, 83/1-6; En’am, 6/152; A’râf, 7/85. Hûd, 11/85; İsrâ, 17/35 Ayrıca bkz. Şuarâ, 26/183; Neml, 27/14] Dolayısıyla bu iki temel kaynağın söz konusu uyarılarını görmezlikten gelen ve linç kültürüyle hareket eden, emaneti ehline vermeyen, sonsuz olan ahiret hayatını mahveder ve sadece kendine yazık eder. (20.08.2010)