Osman Özdemir

Osman Özdemir

Gençlik, Gençlik ve Gençlik!

A+A-

Bir yerde orman yangını olduğunda “yüreğimiz yanıyor” deriz. Peki, şimdi gençlerimizin zihinleri yanıyor buna ne diyeceğiz?

Muhtemelen insanlar bu soruya mesleğine, gelirine, duyarlılığına ve ideolojik bakışına göre değişken yanıtlar verebilir. Bu özellikler Anne ve Babaların, dost ve akrabaların konuya yaklaşımını göreceli olarak bakışını öne çıkarır.

Ülkelerin genç nüfuslarına baktığımızda Türkiye yüksek genç yığınlarının, gençliğinin nüfusa oranla fazlalığıyla övünen bir ülke/ülkemiz. Aile yapımızın TV kanallarında yer alan ve gün geçtikçe sayıları artan kötü huylu (normalleştirme) yapımlar eşliğinde köklerinden, dini yapılarından ve kültüründen nasıl uzaklaştığına şahit olmamak mümkün değil.

Bu yüzdendir ki önce arayışa, sonra sosyal olaylara bakışımızı ve gençliğimizi yöneltecek yönlendirecek kadar bozulmuş, birbirinden uzak temelsiz aileler görmek yaygınlaştı. Bu da gelecek nesillerimiz de tıpkı domino etkisi gibi kitlesel etkilenmelere neden olacak gibi görünüyor.

Dünya’da ki ve ülkedeki teknoloji seline kapılma ihtimalini, gençlerin yakinen takip ve uygulama politikasını izlemekteyiz. Bu işte sorumluluğu olan global şirketler, kişiler ve kurumlar sanki aynı DNA’ya sahipler ve sadece dikte ederek kamplaşmayı körüklemekteler. “Şeytan ayrıntıda gizli” ya, tam da bu gerginliklerden yararlanıp gençlerimizin zihinlerine, fikirlerine ve hayallerine çok rahat müdahale etme fırsatı buluyorlar.

‘’Dünya’yı hep iyi yetişen insanlar değiştirmiştir.’’ diyen bir toplumun ışıltılarını yeni yeni fark ederek, her geçen gün içimize basarcasına, ele avuca sığmazcasına kendi topraklarımızdan çıkarttığımız gençlerimiz var hamdolsun. Hep derlerdi ‘’ Bizim gençlikten bir şey olmaz.’’ diye. Kimse kimseyi kandırmasın arkadaş! 

Bizim gençliğimiz çok zeki ve çalışkan. Yeter ki imkân ve kabiliyet noktasında önlerinde örnekleri ve yol açacak ağabeyleri olsun. Okulda aldıkları eğitim ve kazandıkları bilinçle toplumsal konularda daha duyarlı hareket etmeleri ve görüşlerini rahatça ortaya koyabilmelerini isteyenler artık her yerde yaş aralığı 13-25 olan gençlerin röportajlarını görür oldu. Ancak bunun iyi mi kötü mü olduğuna karar vermek şu an için çok zor.

Bu farkındalık, tek başına eğitim öğretim kurumlarında kazanılacak bir gelişme değildir. Gençlerin katılımını arttırmak için genel anlamda merkezi- yerel yönetim ve sivil inisiyatif tarafından teşvik edilmeleri ve gençlere yönelik hazırlanacak programlarla katılım konusunda yönlendirilmeleri ve doğru bilgiye ulaşmaları sağlanmaktadır.

Gençler-Kentlerinin ve Bölgelerinin Aktörlerini örnek almaktan çok uzaklar artık. Gençliğin özlerine katılımının geliştirilmesi ve teşvik edilmesi, gençlerin her türlü toplumsal katılım araçlarından istifade etmesi gerektiği, gençlerin demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru olduğu ve karşılaşacakları tüm sorunlara çözüm bulunması gerektiği kararlarını günümüz de görür duyar ve uygular olduk hamdolsun.

Gençliğe verilen değeri uygulanan politikalarda sanayide, kamu kurumlarında, sporda, eğitimde ve ülke yönetiminde çokça görmek mümkün.

Anladık bu algıların ve dikte etmiş ufukların etkisiyle gençlerimizin belli bir kısmı zor günlerde. Peki neden sorumlular sorumluluğunu unutmuşa benziyor. Bilinsin ki aile yapısı, eğitimi, saygıyı, örf ve ananeyi rayına oturtamayan bireylerin müsrifliğini kabul etmez. Biz de burada tereciye tere satmayalım, zihinlerde ki bu yangını onlara bırakalım ve yarınlarına nasıl bir evlat, nasıl bir arkadaş bırakacaklarını kendileri iyi ce izlesin ve irdelesin.

Aile Sistemi’nin yarınını hatırlatacak reformlar içeren bir inşirah hareketi içerisindeyiz.

Bu da nereden çıktı demeyin? Bu koşullarda bu önerimiz; “iğne deliğinden Hindistan’ı görmek kadar zordur” dediğinizi duyar gibiyim. Zoru başaranlar şüphesiz şartlarını zaman mekân kavramı içinde yeniden değerlendirenlerdir. Nihayet bizimkisi yetkili bir sunum değil, toplumsal mutabakatça bakışı ile bir “think tank” bir niyet okuma ve dua önerisidir.

Bizim amacımız ise karanlıkta duran fikirlere dua ve niyetler ile ışık tutmaktır. Olur ya da olmaz ama bildiğimiz bir şey var; gençlerimizin ülkenin toplumsal mutabakatı için hâlâ çabaladığıdır.

Yeni yazı hayatımız hayırlara vesile olsun. Gönülden merhabalar efendim…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar