Osman Özdemir

Osman Özdemir

Geliyor Gelmekte Olan

A+A-

32 yıllık ömrümde bir çok seçime şahitlik edip, çalışmaların tam ortasında Çankaya'da yer aldım. Yaşadığımız coğrafyada seçimlerle ilgili gördüğüm ve tecrübe edindiğim en üzücü durum, her seçim döneminde toplum, bölük pörçük parçalara ayrılır ve seçmen kitlesinin duyguları ve inançlarına göre seçim propagandaları yapılır. Bu bölünme süreci ise seçimlerden sonra büyük bir toplumsal enkaza yol açar ve bu enkazı temizlemek, toplumu yeniden birleştirmek her geçen seçimden sonra daha da zor hale gelir. Siyasi istikrarsızlık gerçekliği olan bu coğrafyada sürekli seçime gidilmesi de bu bölünme süreçlerini daha da arttırmaktaydı. Ta ki Başkanlık Sistemi'ne geçtiğimiz güne kadar...

18 Haziran 2023 de toplum olarak Türkiye ve Dünya'da söz sahibi olabilecek lideri yeniden belirlemek için sandık başına gideceğiz. Seçim propaganda süreçleri şimdiden başlamış vaziyette. Halkın içerisinde seçimlere hazır olan parti ve partiler ise yine bildiğiniz gibi.  Toplum yine farklı farklı parçalara bölüştürülmek üzere algı operasyonlarına mazur bırakılmakta ve bazı adaylar (daha belirlenemeyen) bu algılardan rant sağlayarak birbirinden oy devşirmeye çalışmakta. Bu bölünme süreci “Türkiye’nin yanında yer alanlar almayanlar, gelişime destek verenler vermeyenler, Üniter olalım olmayalım diyenler, AB üyesi olalım olmayalım diyenler” ve benzeri şeklinde uzar gider. Kendi düşüncesini taşımayan insanlar vebalı gibi gösterilmekte.

Tüm bu karmaşanın ortasında baharı müjdeleyen çiçek gibi bir düşünce yükseliyor “84 Milyon Tek Yürek diyor. Ülkede ayrışmaya izin vermeyen insanlarımızı kucaklayan, ortak hedeflerimiz doğrultusunda bütünleştiren ve varlığımızı, kimliğimizi, kültürümüzü hep birlikte geliştirerek geleceğe taşımamıza liderlik eden Türkiye süreci yürütüyoruz” diye açıklıyor bu düşünceyi.

 

Tam da olması gerekenden bahsediyor. Ayrışmadan bize fayda olmaz ancak top yekûn toplumsal olarak bütünleşebilirsek bu coğrafyanın içeride ve dışarıda ki sorunlarını çözebileceğimizi ve feraseti,ileri görüşlülüğü ve geçmişten günümüze gelen büyük Türkiye tecrübesiyle Cumhurbaşkanının buna liderlik etmesi gerektiğini işaret ediyor.

Mevcut durum içerisinde kaostan beslenen ve çözümsüzlükten nemalanan pragmatist yaklaşımlar sergilemek yerine toplumun ayrışmasını kendine dert ediniyor. Gailesinin bu toplumun bütünleşmesi ve buna liderlik edilmesi olduğunu ifade ediyor. Aslında olması gerekende bu değil mi? Tam bir devrimci ve Devlet adamı edasıyla toplumunun sürüklendiği birbirini ötekileştirme ortamının yanlış olduğunu, doğrusunun içeride de dışarıda da ortak akılla hareket edip kavgadan uzak uzlaşı diliyle hareket edip bütünleşme olduğunu bildiriyor.

Devlet Başkanı “birileri beni istiyor, birileri beni istemiyor” üzerinden politika yapmayı reddediyor.  “Ayrışma değil bütünleşme, Diyalog-Uzlaşı-Çözüm, kavga değil Akıl ve Çözüm, Sınırları aşmak için adım adım çözüm, Etkin Dış Politika ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi.” Ülkenin içinde ki ve dışarıda ki tüm sorunlarını çözecek önerileri barındırıyor.

İyi Dinleyin!

Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Dünya'yı ileride çok büyük bir sınav bekliyor. Tam da bu kargaşanın ortasında bize çıkış yolunu işaret eden bu düşünceye ve bu düşünceyi oluşturan iradeyi desteklememiz gerek. Toplumlara her yüzyılda bir kendilerini kurtaracak liderler bahşedilir. Şimdi Türkiye, bize bahşedilen bu lideri ve onun fikirlerini kucaklamalı ve toplumu her alanda kurtuluşa erdirmesi için kendisine bu şansı vermelidir.

Geliyor Gelmekte Olan!

Dünya kıyamet senaryolarını konuşuyorken işi şansa bırakmak sırtlan kafesine sokulan kuzunun kurtulmasını beklemek gibi olacaktır. Aklı selim düşünüp hareket etmek herkesin kazanacağı bir senaryoya ortak olmak şarttır.

Yanı başımızda, sağımız da solumuz da yaşananları hayretle izlerken sıranın bize geleceğini hiçbir zaman unutmamak, bu minvalde hareket etmek gerekiyor.

Atılan her adımın bizi 100 yıl ileriye taşıyacağını unutmamak gayesi ile selametle kalın..

Önceki ve Sonraki Yazılar