Gelişme ve Kalkınmanın Sırları
Günümüz dünyasında ekonomik yönden gelişmiş ülkelere bakıldığında buralarda yaşayan insanların çoğunluğunun bir takım özelliklere sahip olduğu görülür. Bu özellikler sıralandığında aynı ekonomik gelişmişlik düzeyini bizim de yakalayabilmemiz için halletmemiz gereken bazı noktalar olduğu anlaşılır.
Öncelikle belirtelim ki, gelişmiş ülkelerin insanlarının çoğunluğu, konulan yasa ve kurallara eksiksiz uyar ve bunları ihlal etmekten şiddetle kaçınırlar.
Bu insanlar, kendileriyle bir arada yaşayan başka insanlara -onları sevmeseler bile- saygılı davranmaya gayret ederler.
Bu insanlar, çalışmayı ve üretmeyi sever, zamanı geldiğinde ekstra çalışmaktan da çekinmezler. İş ahlakları gelişmiş olup genellikle yalan söylemezler. Verdikleri sözlere sadık olup kaliteli ve sağlam mal üretmek için birbirleriyle yarışırlar.
Bu insanlar, zamanı etkin ve verimli kullanır, her zaman dakik olmaya özen gösterirler. Sorumluluk sahibidirler ve verilen görevi en iyi şekilde yapmaya gayret ederler.
Bu insanlar, dürüsttür ve başkalarını aldatmayı doğru bulmazlar. Elbette onların da içinde yanlış yapanlar vardır ama bunların sayısı azdır ve onlar için de caydırıcı cezalar söz konusudur.
Bu insanlar, genel olarak toplumda var olan kurallara bağlı ve sadıktırlar. Onlar, yaşlılara saygıda kusur etmez ve onlara iyi bir bakım imkânı sağlamaya özen gösterirler.
Bu kimseler, genellikle vergi kaçırmaz ve vergi kaçıranlara da iyi gözle bakmazlar. Yine bunlar, rüşvet alıp vermenin doğru olmadığını bilir ve rüşvet alıp vermezler. Bu kimseler meritokrasiye ve demokrasiye çok daha fazla önem verirler.
Ülkemizde gösterilen filmlerde yansıtılan karelerin aksine, gelişmiş ülkelerin insanlarının “güçlü aile bağları” vardır. Bu bağları korumak için gerekli eğitimi ise en iyi şekilde vermeye gayret ederler.
Bu kimseler, hiç bir zaman disiplini elden bırakmaz, planlı ve programlı olmaya özen gösterir, işlerini azimli ve kararlı bir şekilde yaparlar.
Özetle, bu insanlar bütün bu özellikleri sayesinde dünyada iken çalışmalarının karşılığını alır ve çok rahat bir yaşam sürerler.
Ancak biz müslümanlara gelince aynı ekonomik gelişmişlik ve kalkınmışlık düzeyini yakalayabilmemiz için bütün bunlara ilave olarak çok daha fazla çalışmamız gerekir. Zira bizim daha fazla sorumluluklarımız vardır. Çünkü bizler müslümanız ve bu dini dünyaya duyurmak ve doğru tanıtmak gibi ulvî bir görevimiz de bulunmaktadır. Bu mükellefiyetleri yerine getirebilmemiz için gelişmiş ülkelerin insanlarında mevcut olan yukarıda saydığımız ilkeleri içselleştirmemiz ve bir saniye bile boş durmadan çalışmamız gerekir. Zaten sayılan bu temel ilkelerin tamamı dinimizde de mevcuttur ve bütün bunlar bizden istenmektedir.
Sonuç olarak, gelişme ve kalkınmanın standartları/şartları açık, net ve bellidir. Bunları canla başla çalışıp bir an önce başarmamız ve bu ülkelerle rekabet edebilmemiz için bu özelliklere sahip birey ve toplum inşa etmemiz elzemdir. Bunu yapmak yerine her zaman işin kolayına kaçan tembel insanlar dünya ve ahiret mutluluğunu asla yakalayamayacaklardır. (17.06.11)