Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Futbol ve İslam’ı Tebliğ

A+A-

Günümüzde futbola kayıtsız kalmak ve onu görmezden gelmek mümkün değildir. Zira bütün dünyada insanlar futbola müthiş bir ilgi duymaktadır. Bu makalenin amacı, bu devasa sektörün “İslam’ı tebliğ için kullanıp kullanılamayacağı hususunu” incelemeye çalışmaktır.   

2010 yılında gerçekleşen “Dünya Futbol Kupası” heyecanını finale kalarak yaşayan Hollandalılar arasında geçirirken onların her maça gösterdikleri o yoğun ilgiyi yakından gözlemlemek, bizim bu spora bakışımızı biraz değiştirmiş, bunun İslam’ın tebliğinde kullanılıp kullanılamayacağını sorgulamamıza ve konuya daha fazla yoğunlaşmamıza neden olmuştur.

Bu tespitimizi ifade ettikten sonra şunu belirtelim ki, artık futbol endüstrisinden müslümanların da faydalanmalarının zamanı gelmiş hatta geçmektedir. Kanaatimizce sadece futbol oynamak ve bunu seyretmek yeterli değildir; bu konuda kesinlikle bir şeyler yapmak gerekmektedir.

Artık İslam ülkelerinin, en ahlaklı ve en yetenekli futbolcularını yetiştirip bütün dünyaya ihraç etmelerinin vakti gelmiştir. Bize göre İslam’ı en güzel şekilde tebliğ etmenin yollarından biri de, “futbol sektöründe takımı, oyuncusu ve teknik direktörüyle en mükemmel bir şekilde yer almaktan” geçmektedir.

Bu gerçeği görmeyerek futbol dünyasına bütün kapıları kapatmak, devamlı onların aleyhinde konuşmak son derece yanlıştır. Zira futbolu da kullanmak ve meşru bir şekilde en güzel mücadele metotlarını ortaya koyarak İslam’ı bütün dünyaya duyurmak gerekmektedir.  

Bugün milyonlarca insan tarafından ilgiyle takip edilen bir alana yatırım yaparak “Buradan İslam’ın tebliğini nasıl yapabiliriz” diye düşünmeyen kimse gerçek din bilgini ya da muttakî mü’min olamaz. Zira futbolu yok saymak, dışlamak ya da küçümsemek artık geride kalmıştır. Bunu kullanmasını bilmeyenler önce kendilerini suçlamalı, nerede yanlış yaptıklarını sorgulamalı ve bir an önce “yapılacaklar listesi” oluşturmalıdırlar.

Kanaatimizce futbol sadece para kazanmak, zaman harcamak ya da eğlenmek için değil, daha ulvî gayeler için de değerlendirilmesi gereken bir spor dalı olmalıdır.

Biz bu tavsiyeyi yaparken elbette futbolun verdiği bir takım zararların  farkındayız. Ancak şu an konumuz bu zararları tartışmak olmadığından gözümüzü kapatamayacağımız bir gerçek olan “Futbol ile yüzleşip onu daha yararlı hale nasıl getiririz?” sorusuna cevap bulmaktır. Çünkü zararları var diye böyle muhteşem seyircisi olan bir sektöre toptan karşı çıkmak ve bunu değerlendirmeyi akıl edememek son derece yanlıştır.

Dolayısıyla, daha önce yazdığımız “Futbol Bağımlılığı ve İslam” başlıklı makalemizde İslam’ın futbola karşı olmadığını, ancak aşırı bağımlılığa kapılıp yanlışlar yapılmaması hususunda dikkatli olunması gerektiğini şu şekilde ifade etmeye çalışmıştık.

“Şu hususun altını çizmekte yarar vardır. Pek tabiîdir ki, futbol bir dünya gerçeğidir ve insanlar bu spor dalına müthiş bir ilgi duymaktadırlar. Bunu görmezden gelmek mümkün ve doğru değildir. Ancak şunu hemen belirtelim ki, bizim bu yazımızda vurgulamaya çalıştığımız husus İslam dini ile futbolu kıyaslamak değildir. Aksine İslam’ın bu tür bağımlılıklara nasıl baktığını açıklamaya çalışmaktır. Zira uyuşturucu bağımlılığı, içki bağımlılığı, kumar bağımlılığı, sigara bağımlılığı gibi her türlü bağımlılık nasıl zararlı ise ‘futbol fanatikliği’ de aynı şekilde zararlı ve yanlıştır. Dolayısıyla her zaman aşırılıklardan kaçınıp dengeli olmak şarttır.”

Bugün de aynı görüşümüzü muhafaza etmekteyiz ve her türlü bağımlılığa (alkol, sigara, uyuşturucu, sosyal medya, tv, akıllı telefon, teknoloji bağımlılığı vs.) yine karşıyız. Ancak bazı kötü örneklere bakarak futbolu toptan reddetmek, meselenin bütünü görmemek de bir başka yanlıştır. Dolayısıyla bizim burada vurgulamaya çalıştığımız husus, bu gerçeği/ fırsatı görmek ve değerlendirmek gerektiğidir.

Bu itibarla futboldan en güzel şekilde yararlanmak gerekir. Bununla ilgili neler yapılmalıdır elbette bu uzmanlık alanımız değildir ve burada biz işi ehline bırakmak durumundayız.

Ancak gördüğümüz ve okuduğumuz kadarıyla “Nasıl başarılı futbolcular yetiştirilir ve takımlar nasıl daha başarılı olur” hususlarında bazı gözlemlerimizi okuyucularımızla paylaşabiliriz.

Şöyle ki, Almanya ve Hollanda gibi “takım disiplinine sahip ve sistemi olan ülkelerin” futbolda uzun vadede hep başarılı oldukları, ancak Arjantin, İngiltere ve Brezilya gibi yıldızlar karmasından oluşan takımların ise “geçici ve kısmî başarılara” imza attıkları sahanın uzmanları tarafından ifade edilmektedir.

Kanaatimizce “takım disiplini içinde ve futbolu sistemli oynamak” her zaman çok önemlidir. Zira her işte disiplin şarttır ve başarının altın kurallarından biri de disiplinli olmaktır. Futbolda da durum aynısıdır.

Öte yandan, öyle idealist ve ahlaklı futbolcular yetiştirilmelidir ki, bunlar topa vuruşlarını her zaman çok ama çok iyi yapmalı, sürekli kendilerini geliştirmeli, gol atınca şımarıp gevşememeli, gol kaçırınca demoralize olup disiplinden/maçtan kopmamalıdır. Hiç bir zaman defansı ihmal etmemeli, hücumdan sonra hemen görev yerine dönmeli, kontratağa çıkarak rakibi karşılamalıdır. Topu ayağında çok tutmadan hemen etkili pas vermeli, ekstra ve lüzumsuz çalımlardan vazgeçmeli, duran toplarda da uyanık davranmalı, asla top kaptırmamalıdır. İdmanlarda defalarca tekrarlanan taktikleri uygulamalı, teknik direktörün sözünü dinlemeli, kriz anlarında kontrolünü kaybedip acemice işler yapmamalı, öfkesini kontrol etmeli, takım arkadaşlarıyla en güzel şekilde yardımlaşmalı, uyum içinde olmalı ve bencil davranmamalıdır. İşte bu özelliklere ve daha pek çok güzel haslete sahip ahlaklı futbolcular, takım disipliniyle maç yaparlarsa her yıl şampiyonluklara imza atacaklardır.

Bizim bahsettiğimiz husus, böyle futbolculardan müteşekkil takımlarımızın olmasıdır. Aynı şekilde bütün dünyadaki birinci sınıf takımlarda ülkemizden gidip oynayan, ahlaklı, erdemli ve kaliteli futbolcularımızın olması ve o ülkenin medyasında sürekli onların başarılarından söz edilmesidir. Bu oyuncuların dünyanın en ünlü takımlarında goller atması, adından ve ülkesinden söz ettirmesidir. Bu harika futbolcuların bulundukları ülkede İslam’ın elçiliğini yapmaları ve davranışlarıyla o topluma “rol model” olmalarıdır.

O ülke gençlerinin örnek alacağı bu şahsiyetlerin başarılarının sırlarından birisinin de dinî ve ahlaki değerlere bağlılıkları olduğunun dünyadaki insanlara gösterilmesi ve öğretilmesidir. Selamı, barışı, sevgiyi, hoşgörüyü, ahlaki erdemleri ve evrensel hakikatleri yaymanın yollarından birisi de futbol olabilir ve bu gerçek artık göz ardı edilmemelidir.

Sonuç olarak, uzun vadede gerçekleştirilecek böyle bir proje için şimdiden hareket  geçilmesi ve gerekli yatırımların yapılması şarttır. Bize düşen, dinî konulara yıllardır kafa yoran bir insan olarak bu gözlemlerimizi ve tavsiyelerimizi ortaya koymaktır. Bu konuda gerekenleri yapmak ise işin ehli olanlara ve yukarıda bahsettiğimiz bilinç, duyarlılık, hassasiyet ve farkındalığa sahip futbolculara düşmektedir. Bu düşünceleri özümsemiş ve benimsemiş futbol severler ise yöneticilerini şimdiden teşvik etmeli ve bir an önce bunlar hayata geçirilmelidir. (28.01.2011)

Önceki ve Sonraki Yazılar