Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Futbol sizin için ne anlam ifade ediyor?

A+A-

Futbolun bu kadar yaygınlaşmasında dünya ekonomisini yönlendiren güçlerin büyük rolü olduğu, “derin kavrayış sahiplerinin” malumlarıdır. Çağımızda müzik, sinema, spor, sanat ve benzeri alanlarda “kitlesel tüketimin” çılgınca kamçılandığı ve buralardan müthiş gelirlerin elde edildiği, bir başka ifadeyle “rantların sağlandığı” bir gerçektir.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik, hayat pahalılığı, işsizlik, insan hakları ihlalleri ve benzeri sorunlar karşısında kitlelere “narkoz etkisi” yapan futbol, diğer spor dallarına oranla çok daha iyi bir iş görmektedir.

Futbol maçları, milyonlarca seyirciyi televizyon karşısında toplamakta, spor toto ve loto gibi müşterek bahisler ise toplumun büyük bir kesimini küçük avuntularla oyalamaktadır.

Kitlesel bilincin oluşumuna geçici katkılar sağlayan futbola gösterilen bu aşırı ilgi ve duyarlılık, “dîne, eğitime ve toplumun diğer meselelerine” maalesef gösterilmemektedir.

Oysa toplumları bir arada tutan en önemli temel dinamiklerden biri de dindir. Bu gerçeği yok saymak veya görmezden gelmek de mümkün değildir.

Dünya ve ahiret mutluluğunu sağlayan dînin doğru anlaşılması ve yaşanmasına gereken önem verilmezken, futbola “bu şekilde aşırı bir düşkünlük” gösterilmesi bir hayli düşündürücü ve anlamlıdır. Kanaatimizce bu konuda da insanlar duygularının esiri olmakta, tembelliği bilerek ve isteyerek seçmektedirler.

Stadyumlarda yapılan maçların, verilen dev konserlerin kahramanlarının zaman içerisinde medya tarafından “tanrılaştırılması (!)” fevkalade yanlıştır. Bu “starların” toplum üzerinde heyecan uyandırmak maksadıyla “sahte bir kutsallığa” büründürülerek putlaştırılması çok büyük bir hatadır.

Zira bu “kahramanların (!)” çoğunluğunun “yetişen genç nesiller için” gerçek anlamda “model şahsiyetler” olamadıkları ortadadır.

Nitekim onların büyük çoğunluğunun medyaya yansıyan özel hayatları, çarpık ilişkileri ve ortaya dökülen iğrenç görüntüleri bu kanaatimizi desteklemektedir.

Küçük yaştaki genç kız ve erkeklerin, özellikle cinsel içerikli klipler ve müzik parçalarıyla/ yapıtlarıyla beyinleri yıkanırken, bu sahte kahramanlara/ figürlere dokunabilmek için birbirleriyle yarışırken, ağlaşırken, bağrışırken görmek gerçekten endişe vericidir.

Beyinleri adetâ uyuşturulan ve yanlış yönlendirmelere açık hale getirilen bu gençlerin dînî, millî ve kültürel değerlerimizin korunup kollanmasında duyarlı hale getirilmeleri için ciddi çabalar sarf edilmesi gerektiği ortadadır.

Zira bu tür çılgınlıkların dini, manevî ve ahlâkî değerleri dinamitlediği ve nesiller arasındaki uçurumları daha da artırdığı araştırmalar sonucu elde edilen bulgulardan anlaşılmaktadır.

Günümüzde “konser ve futbol maçları için” stadyumları tıklım tıklım dolduran insanlar, tabir caizse çağın modern ayinlerinin yapıldığı tapınaklar konumuna” getirilen bu mekânlarda “geçici rahatlamalar” yaşamakta, eğlendiklerini düşünmekte ve zamanlarını katlettikten sonra buralardan ayrılmaktadırlar.

Şu hususun altını çizmekte yarar vardır:

Pek tabiîdir ki, futbol bir dünya gerçeğidir ve insanlar bu spor dalına müthiş bir ilgi duymaktadırlar ve bunu görmezden gelmek doğru değildir.

Ancak; spor amacıyla değil de, seyredilerek haz alınan futbolun “kazandırdıkları ve kaybettirdiklerinin de” mutlaka bir hesabının yapılması gerekmektedir.

Bu hesabı “takım tutmaya” ve “futbol izlemeye” kendisini mecbur/mahkûm hisseden, buna aşırı ilgi duyan bireylerin kendilerinin yapmaları daha mantıklı ve sağlıklı olacaktır.

Ayrıca futbol fanatiklerinin de kendilerine şu soruları sormaları ve cevapları üzerinde düşünmeleri gerekir: 

“Acaba futbolun bu denli esiri olmam hayatıma ne gibi olumlu veya olumsuz katkılar sağlamaktadır?”

“Son düdük çalıp maç bittiğinde, ölüm gelip ebedî olan ahiret hayatı başladığında, acaba ben kazananlardan mı olacağım, yoksa kaybedenlerden mi?”

“Tuttuğum takım yenildiğinde ağladığım gibi, son pişmanlığın fayda etmediği o günde günahlarımın çokluğu nedeniyle gözyaşı döküp ağlamam[1] bana bir fayda sağlayacak mı?” 

Elbette bu soruları çoğaltmamız mümkündür.

Sonuç olarak şunu tekrar ifade edelim ki, toplum olarak “futbola bu aşırı düşkünlük”, bizleri Allah’ı anmaktan,[2] O’na hakîkî manada kulluk etmekten[3] ve ahireti unutmaktan[4] alıkoymamalıdır. (19.01.2007)

 


[1] Furkân, 25/27-29. “O gün ki, (vaktiyle) haksızlığı kendisine yol edinmiş olan kişi ellerini kemirip, “Ah n’olurdu, rasûlün göstermiş olduğu yolu tutmuş olsaydım!” diyecek, “Vah bana, n’olurdu falancayı kendime dost edinmeseydim!” Gerçekte bana uyarıcı, hatırlatıcı mesaj geldikten sonra, beni (Allah’ı) hatırlamaktan o uzaklaştırdı!” Zaten, şeytan (işte böyle) yalnız ve çaresiz bırakır insanı.”; Hakkâ, 69/25-29. “Sicili sol eline tutuşturulana gelince, “eyvah!” diye feryad edecek, “keşke sicilim bana gösterilmeseydi ve (keşke) şu hesabımı görmemiş olsaydım! Keşke bu (ölümüm) benim sonum olsaydı! (Şimdiye kadar ) sahip olduğum şeylerin bana hiçbir faydası olmadı, (ve) bütün tartışma ve karşı koyma gücüm elimden kayıp gitti!”; Nebe, 78/40. “Biz yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün insan ileri için yapıp ettiklerini (açıkça) görecek ve hakikati inkâr eden: “Eyvah keşke toprak olsaydım!” diyecektir.

[2] Âl-i İmrân, 3/41, 191; A’râf, 7/205; Kehf, 18/24; Ankebût, 29/45; Ahzab, 33/41; Zuhruf, 43/36; Cum’a, 62/10; Cin, 72/17; İnsan, 76/25.

[3] Haşr, 59/19. “Allah’tan habersiz olan (unutan), bu nedenle Allah’ın da kendileri (için neyin iyi olduğu)ndan habersiz bıraktıkları gibi olmayın! (Çünkü) onlar gerçekten sapmış olanlardır!”; Münâfikûn, 63/9. “Siz ey inama ermiş olanlar! Malınızın, mülkünüzün veya çocuklarınızın sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasına izin vermeyin! Çünkü böyle davranan herkes ziyana uğrayanlardan olur.”

[4] A’râf, 7/51-52. “O kimseler ki, dünya hayatına kapılıp eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getirmişlerdi” diye karşılık verecekler. (Ve Allah): “Onlar bu hesap gününün gelip çatacağını nasıl göz ardı edip unuttular ve ayetlerimizi nasıl inkâr ettilerse, biz de bugün onları öyle göz ardı edeceğiz” diyecek, “çünkü biz, gerçekten de onlara, inanacak toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı ayrıntılı açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap ulaştırmıştık.”; Secde, 32/14. “(O gün onlara şöyle diyeceğiz): Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın!”; Sâ’d, 38/26. “…Allah yolundan sapanları ise, hesap günün unuttuklarından dolayı şiddetli bir azap bekler!”; Câsiye, 45/34. “Denilir ki: Bu güne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar