Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Estetik ameliyat caiz midir?

A+A-

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 06.02.2003 tarihli gerekçeli kararında belirttiği üzere tedavi amaçlı yapılan “estetik müdahaleler/ ameliyatlar” caizdir.


İslâm dini, insana özel bir önem vermiş, yaratılış gayesi başta olmak üzere insanın dünya hayatından ölüm ve ötesine, bireysel yaşayışından sosyal etkinliklerine, ruh ve duygu âleminden beden ve şekline kadar hayatının her safhasıyla ilgilenmiştir. Allah Teâlâ, insanoğlunu yeryüzünün halifesi olarak en güzel surette, ölçülü ve dengeli yaratmış, onu çeşitli imkân ve güzelliklerle donatmıştır. İnsanı ahseni takvim olarak yaratan Yüce Allah, makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmesine, güzel görünmesine ve güzelliklerini korumasına da müsaade etmiştir.


Kur'an-ı Kerim, iyi ve güzel şeylerin helal, kötü ve çirkin şeylerin haram olduğu haber vermiştir. Nitekim âyette; "De ki: 'Allah’ın, kulları için yarattığı zîyneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?' De ki: 'Bunlar, dünya hayatında mü’minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz" buyurulmuştur.


Hz. Peygamber ise, güzel giyinmeyle ilgili kendisine sorulan bir soruya; "Allâh güzeldir, güzelliği sever" cevabını vermiş, kendisi de hayatında daima temiz ve düzenli olmuş, sade giyinmiş, güzel kokular sürünmeyi teşvik etmiştir.


Buna karşılık İslâm, insana doğuştan verilen özelliklerin değiştirilmesini, bu amaçla yapılacak her türlü estetik ve tıbbî müdahaleyi hoş karşılamamış ve bunları fıtratı bozan müdahaleler olarak görmüştür. Fıtratı bozmayı ve yaratılışı değiştirmeyi hedef alan tasarrufları ise kesinlikle yasaklamıştır.
Nitekim estetik ameliyatlar, ya daha güzel görünmek ya da tedavî amaçlı yapılır.


İslâm dininde “dikkat çekmek ve daha güzel görünmek amacıyla” yapılan müdahaleler fıtratı bozan davranışlardır ve yasaktır. Nitekim Hz. Peygamber, süslenmek maksadıyla vücuda dövme yaptırmayı, dişleri yontarak seyrekleştirmeyi “yaratılışı değiştirmek ve fıtratı bozmak” kapsamında değerlendirmiş, bunu yapan ve yaptıranları kınamıştır.


Ancak İslam, vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine yol açan bir anormallik veya fazlalık bulunduğu ve bunun ameliyatla düzeltilmesinin de “sağlığa bir zararının olmadığı” durumları “fıtratı bozan bir ameliye” olarak değil, “tedavi amaçlı bir girişim/ işlem” olarak görmüş ve bu estetik müdahalelere izin vermiştir. Nitekim Hz. Peygamber, Arfece isimli bir sahabînin savaşta burnunun kopması üzerine yaptırdığı “gümüş” burun da kötü koku yapıp hem kendisini hem de etrafını rahatsız edince, bu sahabînin kendine “altından” bir burun yaptırmasına müsaade etmiştir.


Buna göre hastalık sebebiyle saçları dökülenler, kaza sonucu burun, kulak, göz gibi organlarını kaybedenler veya vücudunda doğuştan ya da sonradan meydana gelen şekil bozuklukları bulunanlar “estetik ameliyatla” bunları düzelttirebilir veya saç ektirebilirler. Bunlar “bir tür tedavi olup” fıtratı bozacak davranışlar kapsamında değerlendirilemez.


Sonuç olarak yukarıda zikredilen açıklamalar ışığında “estetik ameliyat”, “salim fıtratı bozmamak”, “yapılmasında bir yarar bulunmak”, “yapılmamasında mevcut bir zarar söz konusu olmak”, “başkasını aldatma veya karşı cinse benzeme kastı bulunmamak” ve “hukukî bir karışıklığa yol açmamak” kaydı şartıyla “tedavi amaçlı” yaptırılabilir. (08.02.2008)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar