Eşlerin Karşılıklı Görev ve Sorumlulukları
Yüce Allah, insan neslinin devamı ve dünya hayatının daha huzurlu geçmesini temin maksadıyla, bir kadınla bir erkeğin helal ve meşru yoldan evlenmelerini ve aile yuvası kurmalarını tavsiye etmiştir. Kurulan yuvada eşlerin acısıyla tatlısıyla hayatı paylaşmalarını ve huzur içinde yaşamalarını istemiştir.
Pek tabiidir ki bunu başarabilmek ancak eşlerin birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkün olabilir. Bu bakımdan eşlerin görevlerini en iyi şekilde bilmeleri ve uygulamaları mutlu bir aile yuvasının olmazsa olmaz şartlarındandır.
İslâm, eşlerin karşılıklı görev ve sorumluluklarının neler olduğunu belirlemiş, bunların bir kısmını emir ve yasaklar, bir kısmını ise faziletler ve erdemler şeklinde ortaya koymuştur. Ancak unutulmamalıdır ki bu tavsiye ve öğütlerin hepsi “birbirinin tamamlayıcısıdır.”
Eşlerin karşılıklı görevleri konusunda elbette söylenecek pek çok söz vardır. Lakin müslümanlar için bu konuda da en güzel örnek Hz. Muhammed’dir. O, Veda Hutbesi’nde müslümanlara şu uyarıyı yapmıştır. “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı size tavsiye ederim.
Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.”
Görüldüğü üzere Hz. Peygamber, eşler arasındaki temel hak ve sorumluluklar olduğunu bu sözüyle veciz bir şekilde ortaya koymuştur.
Aynı şekilde Hz. Peygamber; “Hiçbir mü’min, sâliha hanımına kızmasın. Onun bir huyunu beğenmese bile beğendiği başka huyları olabilir” diyerek müslümanları geçim ehli munis insanlar olmaya davet etmiştir.
Şurası unutulmamalıdır ki, kötü ve olumsuz zannedilen bazı şeylerde Yüce Allah hayır murat etmiş olabilir. Bu nedenle her konuda olduğu gibi aile yuvası ile ilgili konularda da acele karar vermemek gerekir. Bir mü’mine düşen görev her zaman yapıcı ve olumlu olmak; kimsenin dolduruşuna gelmeden teenni ile hareket etmektir.
Eşlerin birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarının sınırlarını kesin çizgilerle belirlemek zordur. Elbette bir takım alanlarda bazı eksiklikler olabilir. Eşler birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarını yerine getirirken bazı hatalar yapabilir.
Ancak bu konuda eşlere düşen vazife, anlayışla hareket etmek ve birbirlerinin haklarını ihlal etmemeye özen göstermektir. Bu nedenle eşler arasında görülen hatalı davranışlar uygun yol ve yöntemlerle giderilmeli, ailede iletişim sürdürülmeli ve asla koparılmamalıdır. Bu konuda diğer aile bireyleri ve akrabalar sıkıntı yaşayan eşlere şefkat ve merhametle yardım etmeli ve yuvayı dağılmaktan kurtarmaya çalışmalıdır.
Esasen hiçbir insan kusursuz ve mükemmel değildir. Dolayısıyla “kusursuz dost arayan dostsuz kalır” atasözü akıldan çıkartılmamalıdır. Erkeklerin kadınlar için kadınların da erkekler için bir “elbise” olduğu ve her ikisinin birbirlerini tamamladıkları unutulmamalıdır.
Bu itibarla erdemli bir mü’min, herkese ve özellikle eşine karşı nazik ve kibar olmalı; karısını ve çocuklarını incitmemeli; aile yuvasında üstlendiği sorumluluğu yerine getirmelidir. Televizyon ve internetten daha ziyade eşine ve çocuklarına zaman ayırmalıdır. Onlarla nitelikli ve kaliteli zaman geçirmelidir. Şu fani dünyada hanımına karşı daima merhametli ve şefkatli olmalı, saygı ve sevgide kusur etmemelidir.
Rabbim cümlemizi hanımına ve çocuklarına karşı en güzel şekilde davranan, her konuda olduğu gibi bu konuda da Hz. Muhammed’i kendisine örnek alan ve onun sahih sünnetine uygun hareket eden samimi mü’min kullarından eylesin. (10.04.2009)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.