Erozyon
Bu aralar Müge Anlı’nın program kesitlerini kilitlendim.
Bunlardan bir film Senaryosu olsa diyalektiklerinde büyük sıkıntılar var derim.
Yani saçma, akla mantığa gelmiyor bunlardan filmde olmaz hiçbir şey olmaz.
Oysa bunlar yaşanmış hikayeler.
Boşanmalar…
İlişkiler…
Tik Tok..
Aile ilişkileri…
Akraba ilişkileri…
Ahlaksızlık diz boyu…
İşin tuhaf kısmı çok normalmiş gibi anlatıyor insanlar…
Derya olayını izlemişsinizdir.
İzlememişseniz bence bir izleyin.
Ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız…
Benzetmek doğru değil biliyorum ama başını Allah korkusu için örten bazı insanların Allahtan korkmazcasına yaptıkları izlemek akıllara durgunluk veriyor.
Yine sosyal medya da gündem olmuş bir hanımefendinin söyledikleri…
“mesele açık ya da kapalı olmak değil, ahlaklı bir toplum istiyorum”
Bence de esas mesele ahlaklı bir toplum ve izlediklerimiz ahlaklı bir toplumdan giderek uzaklaşmaya başladığımız.
Bundan yıllar önce anlatılanları yüzümüz kızarmış bir şekilde dinlediğimiz olaylar bugün son derece normalleşmiş olarak karşımıza çıkıyor.
O kadar rahat anlatılıyor ve normalmiş gibi ifade ediliyor ki hayretler içerisinde kalıyoruz.
Bunları yazarken bile özenle yazmaya çalışırken bu tarz programda anlatılanları bu yazıda nasıl ifade edeceğimi şaşırıyorum.
Türk aile yapısı giderek bozuluyor.
Topla tüfekle ülkemizi işgal edemeyenler ülkemizin en küçük yapı taşı olan aile kavramını çoktan işgal etmiş gözüküyor.
Bu sadece açık kapalı olma durumu değil.
Bu sadece din diyanet işi de değil.
Bu bahsettiğim temel ahlaki değerler üzerine…
Tek eşlilik…
Bağlılık…
Sadakat…
Yani bu kadar temel şeyler…
Boşanmanın bu kadar kolay olduğu bir toplumda evlenmenin bu kadar kolay olması gerekiyor.
Neresinden tutsak elimizde kalan bu konu da bence artık çok geç…
Yapılacak bir şey olduğunu da düşünmüyorum.
Uçurumdan aşağı doğru düşerken mutluluk hayali kurmak gibi bir şey…
Rabbim hepimize doğru insanlarla karşılaşmamızı nasip etsin.