Düşünüp Ders Almak ve Ölüm Gerçeği
Tek hak din İslam ve tahrif edilmiş “bütün batıl dinlerin taı”, dünya hayatının belirli bir süreyle ve imtihan maksadıyla yaratıldığını haber vermiş ve insanları dünyanın geçici güzelliklerine dalmamaları konusunda uyarmıştır.
Kur’ân, kimlerin inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyacağını, kimlerin de inkâr edip kötülükler işleyeceğini denemek maksadıyla hayatın ve ölümün yaratıldığını haber vermiştir. [Mülk, 67/2. Ayrıca bkz. Nahl, 16/96; Kehf, 18/7, 46; Meryem, 19/76; Enbiyâ, 21/35; Muhammed, 47/31]
Bu dünyada insanların ecellerinin (ömür değil) belli bir süreyle sınırlandırıldığı, [En’âm, 6/2; A’râf, 7/34; Yunus, 10/49; Nahl, 16/61; Rûm, 30/8; Şûrâ, 42/14; Ahkaf, 46/3; Nûh, 71/4] ahiret hayatının ise “ebedî/sonsuz” olacağı haber verilmiştir. [A’lâ, 87/17; Ayrıca bkz. Tâhâ, 20/131; Kasas, 28/60; Şûrâ, 42/36]
Bu sonsuz hayatı kazanıp cennete elde edebilmek ancak imtihanı başarmakla mümkündür. İmtihanı başarmanın yolu öncelikle Yüce Allah’ın rızasını kazanmakla, O’na gönülden iman edip bütün benliğiyle emirlerine teslim olmakla [Bakara, 2/112, 131; Nisâ, 4/125. Ayrıca bkz. Lokmân, 31/22; Zümer, 39/54; Gâfir, 40/66] ve sonrasında da salih ameller işlemekle mümkün olabilir. [Bakara, 2/25, 62, 82, 277; Âl-i İmrân, 3/57; Nisâ, 4/57, 122, 183; Mâide, 5/9, 69, 93; Yunus, 10/9; Hûd, Hûd, 11/11, 23; Râ’d, 13/29;İbrahim, 14/23; Nahl, 16/97; Kehf, 18/88, 108; Meryem, 19/96; Hac, 22/14, 23, 50, 56; Nûr, 24/38, 55; Ankebût, 29/9, 58; Lokmân, 31/8; Secde, 32/19; Sebe, 34/4, 37; Fâtır, 35/7; Gâfir, 40/40, 58; Fussilet, 41/8; Şûrâ, 42/22, 23, 26;Câsiye, 45/30; Muhammed, 47/2, 12; Feth, 48/29; Talâk, 65/11; İnşikâk, 84/25; Burûc, 85/11; Tîn, 95/6; Beyine, 98/7; Asr, 103/3. ]
Ölüm gelmeden önce ölüme hazırlıklı olmak ve sürekli muhasebe yapmak, ölüm sonrasında kazançlı çıkmanın ilk şartıdır. Ahiret hayatında yüzü sevinçle parlayanlardan olabilmek için [Âl-i İmrân, 3/106-107; Kıyâme, 75/22; Abese, 80/38; Ğâşiye, 88/8] dünya hayatında iken muhasebeyi iyi yapmak gerekir.
Zira Kur’an-ı Kerim, ahirette herkesin bu dünyadaki çalışmasının karşılığını alacağını haber vermektedir. [Nahl, 16/96-97. Ayrıca bkz. Âl-i İmrân, 3/145, 195; Nisâ, 4/40; A’râf, 7/40, 147, 180; İbrâhim, 14/51; İsrâ, 17/13-15; Tâhâ, 20/127; Kasas, 28/84; Sebe, 34/4, 17, 33; Saffât, 37/39; Sâd, 38/24; Zümer, 39/18, 41; Gâfir, 40/40; Fussilet, 41/27, 46; Şûrâ, 42/15, 20; Câsiye, 45/28; Ahkâf, 46/13-14; Hucurât, 49/12; Tûr, 52/16; Necm, 53/28, 39-41; Vâkıa, 56/10-14, 38-40; Tahrîm, 66/7]
“Hesaba çekilmeden evvel nefsinizi hesaba çekin!” veya “Ölmeden evvel ölünüz!” kelamı kibarlarıyla verilmek istenen mesaj da bu olmalıdır. Yani; kişi kendisini her hâlükârda kontrol etmelidir. Ebedî huzur ve saadeti elde edebilmek için her an imtihan olduğunun bilincinde olmalıdır. Nitekim yaptığı her eylemin, söylediği her sözün kaydedildiğini [Kâf, 50/18. “İnsanın söylediği her şeyde yanı başında mutlaka bir gözetleyici bulunur.”; Ayrıca bkz. Nisâ, 4/1; Ahzâb, 33/52.] bilen akıllı bir insan hatada ve yanlışta bile bile ısrar etmez. [Âl-i İmrân, 3/134-135.]
Diğer taraftan ölüm bir son değil, aksine bir başlangıçtır. Sonsuz olan ahiret hayatına açılan bir kapı, bir başka ifadeyle “insanoğlunun en büyük arzusu olan sonsuzluğa” atılan ilk adımdır. Yeniden dirilmenin gerçekleştiği o gün, İslam’ın haber verdiği hakikatlerin ne kadar doğru olduğu anlaşılacaktır. Çünkü o günün geleceğinde hiçbir kuşku yoktur. [Âl-i İmrân, 3/9, 25; Nisâ, 4/87; En’am, 6/12; Kehf, 18/21; Hac, 22/5, 7; Şûrâ, 42/7; Câsiye, 45/26]
Bu dünya hayatını gereği şekilde değerlendirenler, öldükten sonra dirildiklerinde Allah’ın elçisinin yolunu takip etmelerinin ne kadar doğru ve güzel olduğunu anlayacak, sevinecek ve bu sevinçlerini de dile getireceklerdir. [Hâkka, 69/19-23. Ayrıca bkz. İsrâ, 17/71; Müddessir, 74/39-40; İnsan, 76/10-22; İnşikâk, 84/7-9]
Öldükten sonra azabı değil de gerçek mutluluğu elde etmek isteyen, o sonsuz hayatın güzellikleri için şimdiden adamakıllı hazırlık yapmalıdır. Zira aklıselim bunu gerektirir ve düşünüp ibret almasını bilen, hem dünyada hem de ahirette hayırlı sonuçlarla karşılaşır.
Sonuç olarak, ölmeden önce ölüme hazırlık yapan, öldükten sonra karşılaşacağı hakikatleri gördüğünde ne kadar doğru bir karar verdiğini çok daha iyi anlar. Dolayısıyla bu dünyada gerçek anlamda dirilebilmenin yolu, ölümü doğru anlamaktan, ağızların lezzetini kaçıran ölümden ders almaktan geçer. Bu gerçeği idrak eden ve kararlıkla yollarına devam eden mü’min uzun ve fasılasız çabasının mükâfatını mutlak surette alır. (06.08.2010)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.