Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Düğün ve Geleneklerimiz

A+A-

Her toplumun kendine özgü örf ve adetleri vardır. Evlilik öncesi yapılan düğünler ve o düğünlerdeki gelenekler de bunlardandır.


Nikâh ve düğün merasimleri mukaddes aile yuvasına atılan ilk adımlardır. O yuvayı oluşturan çiftler sadece geçici zevkler için bir araya gelmezler. Tam aksine neşe ve hüzünde bir arada olmak, ölünceye kadar aynı yastığa baş koymak ve ailenin gülleri olan hayırlı evlatları yetiştirmek için yuva kurarlar. Onlar, inşa edilen yuvanın temelleri ne kadar sağlam olursa evliliklerin de o kadar sağlam ve uzun ömürlü olacağını bilirler.


Nitekim Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de; “Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir” buyurmaktadır.  “Allah ev yapana ve düğün edene yardım eder” diyen atalarımız da, evlatlarını evlendirenlere düğün masrafları konusunda Yüce Allah’ın çeşitli lütuf ve imkânlar bahşedeceğini ifade etmiştir.


Bu itibarla aileler, düğün ve nikâh esnasında birbirlerine azami ölçüde yardımcı olmalı, basit ve küçük şeyler için karşı tarafı sıkıntıya sokacak isteklerden kaçınmalıdır. Daha sonra sanki hiç yüz yüze bakmayacakmış gibi aşırı taleplerde bulunarak dünürünü ekonomik sıkıntıya sokmamalıdır. Çünkü Peygamber efendimiz; “Nikâhın hayırlısı kolay olandır” buyurarak aile yuvasının kurulmasında kolaylığa dikkat çekmişlerdir.


Evlilik, insanın sağlıklı ve düzenli bir hayata sahip olması demektir. Dolayısıyla kurulacak yuvalar gereksiz masraflarla zorlaştırılmamalı, israf boyutuna varan düğünlerden kaçınılmalıdır.
Düğünler, yeni bir yuva kurmanın sevinç ve mutluluğunun yakın akraba, komşu, eş ve dostlarla paylaşılmasıdır.

Mutlu bir hayatın başlangıcı olan düğünler, Yüce Allah’ın rızasına uygun olmalıdır. Hz. Peygamber de düğünlerin neşe ve coşku içerisinde yapılmasını uygun görmüş, israf ve gösterişe kaçmadan düğünler yapılmasını tavsiye etmiştir.


Bu itibarla yapılacak nikâh ve düğün merasimlerinde İslami ölçülere dikkat edilmeli, dine, ahlaka, geleneğe aykırı uygulamalardan kesinlikle sakınılmalıdır.


Örneğin komşular, hastalar, yaşlılar, çocuklar, ertesi gün işe gidecekler de hesaba katılmalı, gece yarılarına kadar süren ve gürültü kirliliğine neden olan eğlencelerden uzak durulmalı ve başkaları rahatsız edilmemelidir.


Düğün ve sünnet merasimlerinde ölçülü olunmalı, kimse incitilmemeli ve daima Yüce Allah’ın rızası gözetilmelidir.


Bu vesileyle şunu da ifade edelim ki ahlaki çürümenin/yozlaşmanın günümüzde karşılaşılan örneklerinden birisi de bir kadın ile bir erkeğin bir evde nikâhsız olarak birlikte yaşamalarıdır. Bu durum, açıkça “aile kurumunu” dinamitleyen ilkel davranışlardır. İslam dininin böyle gayr-i meşru birlikteliği onaylaması asla ve kat’a söz konusu değildir.


Nikâhsız birliktelik, Kur’ân’ın tabiriyle zinadır. Dolayısıyla aile, ancak hem dinen hem de hukuken geçerli bir nikâhla kurulur. Çeşitli bahaneler/mazeretler ileri sürerek nikâhsız yaşamak kesinlikle haramdır.

Bunu yapanlar çok büyük günah işlediklerini bilmeli, topluma kötü örnek olan böyle insanları “model” olarak sunan medya organları da yanlış yaptıklarını ve büyük bir vebal üstlendiklerini artık fark etmelidir.


Yüce Rabbim cümlemizi İslâm’ın emirlerine uygun hareket eden, düğün, nişan, sünnet vs. merasimlerdeki geleneklerini dinin emirlerine göre şekillendiren ve haramlardan kaçınan samimi kullarından eylesin. (09.01.2009)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar