Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Denetimsiz hazırlanan sır dizileri

A+A-

Reyting uğruna “mânevî duygular” istismar edilerek hazırlanan ve insanları “mucize beklentisine sokan” bir kısım sır dizilerinin verdiği olumsuz mesajlar ve bunların önlenmesi konusunda acilen yapılması gerekenler vardır.

Nitekim pek çok tv kanalı, “ilahiyatçı, pedagog, sosyolog, psikolog ve nöropsikiyatristten oluşan” bir danışma kurulunun onayını almaksızın, sırf ticârî kaygılarla hareket ederek bu tür sır dizilerini yayınlayabiliyorsa, bizim de insanlarımızı uyarmak için söylememiz gerekenler vardır.

Sır dizilerinin bazılarında dînî bilgisi yeterli olmayan insanlara; “Nasıl olsa Allah adaleti sağlıyor, her yapılanın karşılığını veriyor, öyleyse çalışmaya/ mücadele etmeye gerek yok” anlayışı veriliyorsa bu, kesinlikle doğru değildir. Böyle bir anlayış, İslam’ın genel ilkelerine tamamen aykırıdır.[1]

Aynı şekilde; “Önemli olan kalp temizliğidir; ibadete ne gerek var?”“zaten çalışmak da ibadettir” veya “çalışmak gereksiz, rızkı veren Allah’tır. Bize oturup beklemek düşer” gibi saçma sapan mesajların verildiği sır dizileri izlenirken çok ama çok dikkatli olunması gerekmektedir.

Zira bütün bu aktarılan “bilgi kırıntıları”, bir başka ifadeyle “malumatlar”, İslam’ın onaylamadığı düşünce tarzlarının ürünüdür.

Konulmuş kurallara uygun hareket etmek yerine “mucize beklentisine” sevk edilen insanlar, beklediklerini bulamadıklarında hayal kırıklığına uğruyor, Allah’a yakınlaşmak yerine O’ndan uzaklaşıyorlarsa, o takdirde bu dizileri yayınlayanlar ile onlara reklam vererek destek olanlar kesinlikle vebal altındadır.

Zira onlar, yanlış düşüncelerin toplumda yaygınlaşmasına aracılık etmiş ve bu dizilerin devamına maddi ve manevi katkı sağlamışlardır.

Bu bakımdan herkesin bulunduğu konumu yeniden gözden geçirmesi gerekir.  

Konunun uzmanları, bu tür dizilerin “korkulu, kaygılı, huzursuz insanlar” ürettiklerini, hayatla ilgili “en temel gerçeklere” insanları yabancılaştırdıklarını ve insan psikolojisi için tehlikeli olduklarını ifade etmektedir.

Kanaatimizce bu önemli tespit ve uyarlar göz ardı edilmemelidir.

Mâneviyatın zayıfladığı, maddenin ön plana çıkartıldığı zamanlarda bu dünyanın ötesinde ebedi bir âlemin olduğunu hatırlatmak elbette gereklidir. Ama bunun yolu “denetimsiz hazırlanan sır dizileri” ve oralarda verilen “yanlış mesajlar” değildir.

Bununla birlikte, insanlara her zaman doğru mesajlar vermeyi amaçlayan, yaşanmış hayat hikâyelerinden yola çıkılarak hazırlanan ve uzmanlarından gereken onayı alan sır dizilerinin faydalı olabileceği söylenebilir.

 Sır dizileriyle ilgili bu tespit ve değerlendirmelerimizden sonra şunları ifade edebiliriz:

 Reyting amaçlı, denetimsiz, alelacele, masa başında ve hayal mahsûlü olarak hazırlanmış “art niyetli ve maksatlı sır dizileri” kesinlikle seyredilmemelidir.

Gerçek hayattan kesitler aktaran, uzman görüşleri alınarak özenle hazırlanan “yararlı sır dizileri dahî eleştirel bir gözle ve seçici dikkatle” takip edilmelidir.

Sır dizilerinde verilen mesajlar değerlendirilirken her zaman olduğu gibi “toptan süpürüp almak” veya “toptan süpürüp atmak” kolaycılığı değil, zor olan “seçici davranmaya” talip olunmalıdır.

Sonuç olarak, her zaman ve her konuda “faydalı olan sır dizileri” tercih edilmeli, zararlı olanlardan ise derhal uzaklaşılmalıdır. Vakit geçireceğiz derken, zihin dünyasının alt üst edilmesine ve psikolojisinin bozulmasına fırsat verilmemelidir. (16.03.2007)

 


[1] Muhammed, 47/7. “Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer Allah(ın dâvâsın)a yardım ederseniz, o da size yardım eder ve adımlarınızı sağlamlaştırır.” (İslam’ı en güzel şekilde temsil etme ve yayma görevi Müslümanlarındır. Eğer mü’minler bu görevlerini hakkıyla yaparsa, yani en güzel mücadeleyi ortaya koyarlarsa Allah mutlaka inananlara yardım edecektir. Ama şart bellidir. Yardım etmek, çalışmak, üretmek, ter dökmek ve gayret göstermek. Yoksa yatanların ve temennîlerde bulunanların yardımı hak etmeleri söz konusu değildir. Zira görüldüğü üzere Allah şart koşmakta ve gerekeni yapmaya davet etmektedir. Dolayısıyla bu ayeti doğru anlamak gerekmektedir). Ayrıca bkz. Tevbe, 9/12-16. “Fakat eğer bir antlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar da dîninizi karalamaya kalkarlarsa, o zaman (kendi) andlarına saygısı olmayan bu sadakatsizlik timsali kimselerle savaşın, ki (o zaman) belki (azgınlıklarından) vazgeçerler. Andlarını bozan, Peygamberi sürüp çıkarmak için yapmadıklarını koymayan ve size ilk önce kendileri saldıran bir topluluğa karşı savaşmaktan geri mi duracaksınız? Onlardan çekiniyor musunuz yoksa? Yoo, asıl çekinmeniz gereken Allah’tır, eğer (gerçekten) inanan kimseler iseniz! Savaşın onlarla! Allah sizin elinizle cezalandıracak onları; hor ve hakir kılacak; sizi de onlara karşı yardımıyla destekleyecek; ve inanların içlerini ferahlatıp kalplerindeki öfkeyi yatıştıracak. Ve Allah dilediğine merhametle yönelir ve bağışlar; çünkü Allah doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir. (Ey inanalar!) Allah, aranızdan, Allah’tan, O’nun elçisi’nden ve O’na inanlardan başka kimseden yardım gözlemeden (O’nun yolunda) her türlü çabayı gösterenleri ortaya çıkarmadan, kendi halinize bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? Oysa Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. (Bu ayetlerde de Allah mü’minleri göreve çağırmakta, elleriyle saldırgan inkârcıları cezalandırmalarını istemektedir).; Âl-i İmrân, 3/142. “Allah (kendi yolunda) üstün çaba gösterdiğinizi ve zorluklara karşı sabırlı olduğunuzu görmedikçe cennete girebileceğinizi mi sanıyorsunuz?”

Önceki ve Sonraki Yazılar