Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Davranışlarımızda Adaletli Olmak

A+A-

Adalet, “bir şeyi yerli yerine koymak, hak edene hak ettiğini vermek” demektir. İslam, müslümanlara her zaman davranışlarında adaletli olmalarını, makam, mevki, bilgi, kültür, cinsiyet, dil, din ve ırk farkı gözetmeksizin bütün insanlara karşı adaletli davranmalarını ve haklarını vermelerini emretmiştir.


Bu itibarla hayatının her anında kararlar alan bir insan birileri hakkında konuşurken, yazarken yahut akrabaları hakkında şahitlik yaparken son derece dürüst, adaletli, ilkeli ve tutarlı olmak ve gerçekleri çarpıtmamak zorundadır. Zira bu, İslâm’ın emridir.


Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de: “Siz ey imana ermiş olanlar! Sizin, ebeveyninizin ve akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah rızası için hakikate şahitlik yaparak adaleti gözetmeye azmedin. O kişi zengin de olsa fakir de olsa, Allah’ın hakkı onların her birinin [hakkının] önüne geçer. Öyleyse, kendi boş arzu ve heveslerinize uymayın ki adaletten uzaklaşmayasınız. Çünkü eğer [hakikati] çarpıtırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır” buyrulmuştur.


Hz. Peygamber, hırsızlık suçu sabit görülerek cezalandırılmasına karar verilen Mekke’nin ileri gelenlerinden zengin bir kadın hakkında yapılan aracılık girişiminden son derece rahatsız olmuş, bu duruma çok üzülmüş ve “Ey İnsanlar! Geçmiş milletlerin hangi nedenle yoldan çıktıklarını biliyor musunuz? Onların ileri gelenleri bir şey çalarsa onu cezalandırmazlar, ancak itibarı az olanları çalarsa onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki böylesine bir suçu bu kadın değil de kızım Fatıma yapmış olsaydı onu da aynı şekilde cezalandırırdım!” buyurmuşlardır.


Hz. Peygamber’in bu örnek uygulaması hafızalarda tazeliğini korurken, bazı kimselerin davranışlarında hak ve adaletten uzaklaşmaları, çıkarlarının peşinden koşmaları, din ve ahlak ilkelerini görmezlikten gelmeleri, yakınlarına haksız kazançlar sağlamaları son derece çirkin, düşündürücü ve üzüntü vericidir. 
Bilindiği üzere Hz. Peygamber Kur’ân-ı Kerim’in apaçık emri olduğu üzere insanlar arasında adaleti tesis etmekle görevlendirilmiştir. Dolayısıyla onun şahsında müslümanlara düşen görev de aynı şekilde yeryüzünde barış ve adaleti hakim kılmaya çalışmaktır.

Bunun için yapmaları gereken öncelikle kendilerinin bütün davranışlarında adaletli olmaları, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına saygı göstermeleri ve bu değerleri sonuna kadar savunmaları ve yaşatmalarıdır.


Dünyanın herhangi bir yerinde bir insan, bir haksızlığa uğratıldığında, zulme maruz kalmayan herkes ve özellikle de müslümanlar kanunlar çerçevesinde demokratik tepkilerini ortaya koymalı, mazlumun yanında yer almalı, zalime karşı onurlu, dik, vakur ve ilkeli bir duruş sergilemelidir.


Herkes tarafından bilinmektedir ki, Hz. Peygamber konuşmalarında adaletin önemine dikkat çekmiş, insanlar arasında hak ve adaleti gözeten dürüst ve erdemli kimselere cennette verilecek nimetlerden bahsetmiştir. 


Öyleyse müslümanlar Hz. Peygamber’in bu çağrısına kulak vermeli, konuşmalarına ve davranışlarına son derece dikkat etmeli, hiçbir kimsenin hakkına ve hukukuna tecavüz etmemelidir.


Rabbim cümlemizi davranışlarında adaletten ayrılmayan, karşılaştığı problemleri/ sorunları çözmek için en ince ayrıntısına varıncaya kadar araştıran, doğru ve adil kararlar alan ve bunları uygulayan dürüst ve erdemli kullarından eylesin. (22.05.2009)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.