Çocuk Eğitimi
Yüce dinimiz İslam, “aklın, canın, malın, dinin ve neslin korunmasını” emretmiştir. Çocukların hem beden hem de ruh sağlığını korumak, İslâm’ın müslümanlara yüklediği bir sorumluluktur. Bu sebeple çocukların geleceğini tehdit edebilecek her türlü fiili ve psikolojik saldırıya karşı önceden tedbir almak müslümanların görevidir.
Hz. Muhammed, özellikle çocuklara karşı farklı bir muhabbet beslemiş, onun sayesinde sevgi, şefkat ve merhameti yeterince tadamayan Cahiliye devrinin (vahyin ilkelerinin belirleyici olmadığı dönemin) çocukları toplumun göz bebeği haline gelmişlerdir.
Bilinmelidir ki çocuklar Yüce Allah’ın insanlara birer emanetidir. Dolayısıyla emaneti korumak, ona sahip çıkmak ve onu en güzel şekilde yetiştirmek icap eder.
Öte yandan çocuklar milletlerin geleceğidir. Milletlerin bekası ancak iyi yetiştirilmiş nesillerle mümkün olabilir. İman ve ahlaktan, ilim ve irfandan yoksun yetişen nesiller asimile olmaktan kurtulamaz ve milletlerinin geleceğini tehlikeye atarlar.
Bu bakımdan çocuklar hayata hazırlanırken sadece iyi bir maddî gelire sahip olmaları değil, hem Allah katında hem de insanlar nezdinde sevilen kimseler olmaları, manevî değerleri özümsemeleri, Allah’a ve ahiret gününe iman eden bireyler olarak yetiştirilmeleri arzulanır.
Nitekim Hz. Peygamber; “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir miras bırakmamıştır” derken bu gerçeğe dikkat çekmiştir.
Atalarımız “Ağaç yaşken eğilir” diyerek çocukları küçük yaşta eğitmenin önemini vurgulamış, “Çok söyleme arsız olur, aç bırakma hırsız olur” diyerek de çocukların eğitimi esnasında aşırılıklardan kaçınma ve ölçülü olmanın gerekliliğini ifade etmişlerdir.
Eğitim, ailede başlar, okulda ve çevrede şekillenir. Sağlıklı bireyler ancak sağlıklı ortamlarda yetişir. Bu nedenle anne-baba başta olmak üzere toplumun her bir ferdine çocukların yetiştirilmesinde çok önemli görev ve sorumluluklar düşer.
Çocuklar topluma faydalı fertler olarak yetiştirilirken onlara anlayışla yaklaşmak, değerli ve önemli olduklarını hissettirmek, aralarında ayırım yapmamak ve onlara geleceğin büyükleri olduklarını hissettirmek gerekir.
Öte yandan bu dünyada kendisini sınamak için verilen çocukları dünya hayatının geçici güzelliği olarak görmek, kulluğun diğer boyutlarını ihmal etmemek ve çocuklara kendilerine ait bir mal/eşya muamelesi yapmamak gerekir. Nitekim Yüce Allah; “Mal ve oğullar (rütbe, servet, makam, unvan, mevki, şöhret vs) dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır” buyurmakta ve ahirete yatırım yapmanın önemine dikkat çekmektedir.
Rabbim cümlemizi çocuklarına güzel örnek olan, onların iyi yetişmeleri için elinden gelenin en iyisini yapan, çocuklarına sahip oldukları bir eşya muamelesi yapmayan dürüst ve erdemli kullarından eylesin. (06.03.2009)