Artık Youtuberların Fişini Çekmek Lazım
RTÜK sevdiğim ve değer verdiğim bir kurum. Çalışmalarını, başarılı işlerini yakından bilen ve takip eden birisiyim. Fakat her işin olmayan, oldurulamayan, kılıfına uydurulamayan bir tarafı var. Tamam, TV’lerde yayınlanan içeriğe müdahale ediliyor ama Youtube diye bir platform var ki bu site ülkemizde ayda 575 milyon ziyaret alıyor. Sosyal medya kullanıcılarının Youtube sitesini ziyaret etme oranı %94,5. Youtube üyesi kullanıcı sayısı 50.6 milyon kişi. Youtube içerisinde en fazla aranan kelimelere baktığımızda ilk 10 içerisinde Youtuber denilen kişileri görüyoruz.
Hal böyle iken RTÜK yani Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ismen yetersiz kalıyor. Bu işin içerisinde Dijital Platformların da eklenmesi lazım ya da sadece Dijital Platformlar için yeni bir kurul kurulması lazım. Yıllardır tavsiye ettiğim Türkiye İnternet Etik Kurulu bunlardan bir tanesi.
Dün sosyal medyada bir konu gündem oldu. Youtube içerik üreticisi Orkun IŞITMAK isimli kişinin bir anaokulunda çektiği video gündem oldu. Videoya bakıldığında çocukların çığlık çığlığa ağladığı, korktuğu sahnelerin yanında güldüğü ve mutlu olduğu anlar da yansıyor. Youtube kanalında paylaştığı videonun başında çocuklar için “sıpa” diyor. “İnşallah ısırılmam diye düşünüyorum Tetanosumu yaptırdım ama…” gibi ifadeler kullanıyor. Bunlar üzerine Twitter ve İnstagram’da büyük tepki gösterildi. Aileler videoyu Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm ilgili kurumlara şikâyet etti, tepki gösterdi.
Orkun IŞITMAK paylaştığı bir metinde çekilen video sırasında okuldan ve ailelerden izin aldığını yazmış. Videonun da pedagojik olarak sorun doğurmadığını ifade etmiş. Orkun her ne kadar böyle demişse de bazı haber kanallarında ailelerin şikâyetlerini de gördük. Bu konuda konuşan uzmanların görüşlerini dinledik. Cümlenin sonunda Orkun, kendisi ile ilgili paylaşım yapanları dava edeceği yönünde bir tehdit paylaşmaktan da geri kalmamış. Bunu başka bir Avrupa ülkesinde yapmış olsa şuan büyük ihtimalle cezaevinde olurdu. Ne kadar tehdit ederse etsin yapılan bu davranışın kamu yararı bulunan hiçbir tarafı bulunmuyor. Çocukların psikolojik durumlarının bu şekilde ifşa edilmesi kabul edilemez. Üstelik bu çocuklar ile ilgili aileden izin alınmış olsa bile bu çocuklar gelecekte kendi ebeveynlerine karşı “sosyal medyada ifşa edilmelerine izin verildiği gerekçesiyle” ailelerine dava açabilirler.
Anaokulu ile ilgili konuşmaya bile değmez şahsi olarak CİMER üzerinden Milli Eğitim Bakanlığına iletilmek üzere bir dilekçe yazarak T.C. Anayasası’nın 74 maddesi ile 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun kapsamında başvurumu yaptım.
Çağ Değişiyor Yasalar Yerinde Sayıyor
Kullandığımız yasaların yapılma tarihlerine bakıldığında büyük çoğunun Cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığı görülmektedir. Çağ hızlı değişirken kanunların bu kadar yerinde sayması doğru değil. Devlet, otoritesi altında bulunan toprak, deniz, kara, hava, dijital, psikolojik, elektronik tüm sahalarda hükümdar olabildiği sürece devlettir.
Karada, denizde, havada başarılı şekilde hâkimiyet sağlıyoruz ama aynı şeyi sosyal medya için söyleyemeyiz. Geçtiğimiz yıl içerisinde sosyal medya yasası çıkartıldı ve bazı sosyal ağ sağlayıcılarına kanuna uymadıkları için para cezası kesildi. Adamlar Türkiye Cumhuriyeti Devletini yok sayıyor ve bu parayı ödemiyor. Ne yapılacak şimdi, ne yapılabilir?
Diktatörce bir düşünce olabilir ama ulus devletini devam ettirmek için kendi ağımızı kurmak ve diğerlerinin fişini çekmek zorundayız. Aksi halde küresel ekonominin sömürü sisteminin bir kölesi olarak devam edeceğiz.
Çin ve Güney Kore gibi Komünist sistem ile yönetilen ülkelerin kendi sosyal ağları bulunuyor. Geçtiğimiz aylarda Weibu sosyal ağında bulunan 29 tane K-pop grubu “aşırılık” gerekçesiyle kapatıldı. Biz o kadar özgür bir ülkeyiz ki özgürlüğümüzden taviz verip kapatamıyoruz. Kapatamıyoruz da demeyelim, kapatmayı beceremiyoruz!
Kapatmak çoğu zaman çözül olmaz, bir yenisi mutlaka çıkar ama bu sistemlere karşı tedbir almak, kendilerine buranın bir devlet olduğunu bilmeleri gerektiği yönünde işlem yapmak gerekiyor. Erişim engeli getirip VPN değiştirmek için kullanılan yazılımlara da erişim engeli getirildiğinde, ağlar sınırlandırıldığında sosyal ağ sağlayıcıları da ayağını denk alacaktır. Burada hedef kullanıcı ya da içerik üreticisi değil doğrudan sosyal ağ sağlayıcısı, doğrudan bir küreselci…