Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Aile İçi Şiddeti Önleme Konusunda Bazı Tavsiyeler

A+A-

Kaba kuvvete başvurarak karşı tarafı susturmak, sindirmek ve etkisiz hale getirmek insanların büyük çoğunluğunun zaman zaman başvurduğu basit bir yöntemdir. Maalesef fizikî, psikolojik, ekonomik, cinsel ve sözel şiddet kullanılarak sonuç almaya kalkışmak geçici çözüm sağlamaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır.

Kaldı ki insanın haksız ve sebepsiz yere başka bir insana, hayvana ya da eşyaya şiddet uygulaması dinimizce yasaktır.

Aile içi şiddet denilince ilk akla gelen erkeğin karısına uyguladığı şiddettir. Aynı şekilde kadının çocuğuna, çocuğun kardeşlerine şiddet uygulaması da bu kapsamda değerlendirilebilir.

Kadına karşı şiddetin son yıllarda giderek artmasının nedenleri çok ciddi şekilde analiz edilmelidir.

Mesela kadının “kişiliğinden” daha ziyade “dişiliğinin” ön plana çıkartılması, bazı kesimler tarafından kadının “cinsel meta” olarak görülüp sömürülmesi ve saygınlıklarının erkeklerin gözünde düşürülmesi/yıpratılması acaba bu şiddet eylemlerinin artmasında ne kadar etkili rol oynamıştır ya da oynamaktadır bu husus araştırılmalıdır.

Bazı gazetelerin yıllardır vermekte oldukları “ön ve arka sayfa güzellerinin”, çıplak kadın resimlerinin ve kadının bedeninin cinsel obje olarak kullanılmasının şiddetin artmasındaki rolü ve payı nedir, bu da araştırılmalıdır.

Bazı medya organlarının bilerek ve isteyerek bu tutumlarını sürdürmeleriyle kadınların aile içi şiddete maruz kalmaları arasında ne gibi ilişkiler vardır?

Aynı şekilde görsel basında yer alan bazı filmlerde tecavüz sahnelerinin, dayak yiyen kadın görüntülerinin çoğalmasıyla aile içi şiddetin artmasındaki paralellik nelerdir bunlar da araştırılmalıdır.

Yengesi ile yatağa giren yeğenler, ağabeyinin nişanlısında gözü olan erkek kardeşler, aynı adama âşık olan kız kardeşler, kızıyla aynı adama vurulan anneler gibi ahlaksızca davranışların sergilendiği ve özendirildiği tv dizilerini seyreden insanların bilinçaltlarının nasıl kirletildiği ve bunun da aile içi şiddeti nasıl körüklediği irdelenmelidir.

Hâlâ bu tür dizilerle, romanlarla, sinema filmleriyle şiddet ve ahlaksızlığı teşvik eden ve topluma sürekli yanlış algı ve anlayışları pompalayan gözünü daha çok para kazanma hırsı bürümüş kimselerin kalkıp; “Kadına karşı şiddet arttı” diye timsah gözyaşı dökmeleri hem ikna edici hem de inandırıcı değildir.

Peki “aile içi şiddeti ortadan kaldırmak ya da en az seviyeye indirmek için neler yapılmalıdır?” diye sorulacak olursa bizim şunları söylememiz mümkündür:

1.  Gerekli yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı ve şiddet uygulayan suçluların en ağır şekilde cezalandırılmaları sağlanmalıdır.

2.  TV dizileri mutlaka uzman psikolog, pedagog ve kaliteli ilahiyatçılardan oluşan bir ekip tarafından denetimden geçirilmeli, dizilerdeki ailenin ahlakını ve ruh sağlığını bozan ve toplumsal değerleri dinamitleyen sahneler senaryolardan ayıklanmalıdır.

3.   İntihar haberleri gibi aile içi şiddet haberlerinin yapılması ve tekrar tekrar  gösterilmesi kesinlikle yasaklanmalıdır.

4.  Aile içi şiddetin en önemli nedeni olan alkolle mücadele daha etkin hale getirilmeli ve bu konuda Yeşilay ve diğer sivil toplum örgütleri daha etkin bir çalışma yürütmelidir.

5.  Dinî değerler ve maneviyat eğitimine ağırlık verilmeli, kadına ve çocuğa karşı kaba kuvvet kullanarak terbiye etme metodunu tavsiye eden “bazı dinî metinler” doğru yorumlanmalı, dinin sağlam ve doğru bilgisi insanlara en güzel şekilde sunulmalıdır.

6.  Bazı TV programlarında erkek düşmanlığı yapan, erkeğin saygınlığını aşındıran “aşırı feminist yaklaşımlar sergilemenin” yangına körükle gitmek olduğu unutulmamalı ve bu kimselere işin doğrusu mutlaka anlatılmalıdır.

7.  Aile içi şiddetin artmasında etkili iletişim noksanlığının katkısının çok büyük olduğu unutulmamalı ve aileler iletişim konusunda uzman kimseler tarafından ciddi bir eğitim sürecinden geçirilmelidir.

8.  Erkekler ve kadınlar aynı yuvayı/yatağı paylaştıkları eşleriyle bağırmadan konuşmayı öğrenmelidir. Özellikle kadınlar kendilerini kışkırtan ve erkeğin karşısında hakaret ederek ve bağırarak konuşmayı öğreten bazı yerli ve yabancı filmlerde yer alan sahnelerin gazına ve dolduruşuna kesinlikle ama kesinlikle gelmemelidir.

9.  Uzmanlar tarafından ailede, okulda, kışlada ve camide ciddi, doyurucu, kapsamlı ve kuşatıcı eğitimler verilmeli, empatiyi içselleştirmiş insanların toplumda sayılarının artırılması çalışmalarına hız ve ağırlık verilmelidir.

10.  Kötü örneklerden daha ziyade iyi örneklerin toplumda yaygınlaştırılması için gerekli çabalar sarf edilmelidir.

Sonuç olarak, aile içi şiddeti ve kötü muameleyi önlemek için yapılması gerekenler bellidir. Bu hastalığı yenmek için ilgili kuruluşlara ve halkımıza büyük görevler düşmektedir. Huzur, emniyet ve güven toplumu olmak ve tüm dünyaya model/tanık olabilmek için her türlü haksız şiddetle mücadele edilmesi gerektiği açıktır. Herkes bu konuda ne yaptığını ya da yapmadığını sorgulamak ve bir an önce harekete geçmek zorundadır. (04.11.2011)

Önceki ve Sonraki Yazılar