Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Ahde Vefa

A+A-

İnsanoğlu, toplum içinde yaşamak zorunda olan bir varlıktır. İnsanlar bir arada yaşadıkları için ihtiyaç halinde birbirleriyle anlaşma ve sözleşmeler yaparlar. Cenab-ı Hak müslümanlardan yaptıkları anlaşma ve sözleşmelere sadık/bağlı kalmalarını istemiş, insanoğlunun verdiği her sözden dolayı sorguya çekileceğini haber vermiştir.


Ahde vefa, sözünde durma, verdiği sözü yerine getirme İslâm ahlâkının en önemli prensiplerindendir. İster Allah’a, isterse kullara karşı verilmiş her ahit/söz yahut atılan her imza insanı borçlu kılar ve sorumlu yapar.


Ahdini bozmak/sözünde durmamak, en büyük zulüm ve haksızlıktır. Sosyal hayatın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi ve toplumda itimadın kökleşmesi için ahde vefa, hayatî öneme sahiptir. Bunun en güzel örnekleri Hz. Peygamber’in hayatında mevcuttur.

Nitekim Ebû Cehil ve Ebû Leheb gibi İslam düşmanları bile onun vefasından, dürüstlüğünden, güvenilirliğinden asla şüphe duymamışlardır. Müslüman olan ve olmayan birçok kimse kıymetli eşyalarını ona emanet olarak bırakmışlardır. Bu yüzden de kendisine Peygamber olmadan önce “Muhammedü’l-Emin” demişlerdir.


Sözünde durmamak, insanları kandırmak demektir. Oysa Peygamberimiz; “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuşlardır. 


Ahdini bozmak/sözünden dönmek dinen haram olduğu gibi sosyal hayat bakımından da zararlıdır. Zira sözünde durmayan kimse şahsî itibar ve saygınlığını kaybettiği gibi topluma da zarar verir. Nitekim ahde vefa göstermemek, toplumda olması gereken güven duygusunu yok eder; bu da her şeyden önce ticari ve sosyal faaliyetleri ve beşerî münasebetleri temelinden sarsar. 


Kur’ân-ı Kerim, verilen sözü bizzat Allah adına verilmiş kabul eder. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle (küçük menfaatlere) satanlar yok mu! İşte onların ahirette bir payı yoktur. (Elleri boş kalacaktır). Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır.”


Allah Teâlâ,  sözüne sadık olmayanların kıyamet günü hasmının bizzat kendisi olacağını haber vermiştir. Dolayısıyla mahşer günü “sözüne sadık olmayan bir kul” için bundan daha büyük felâket düşünülemez.
Resûlullah Efendimizin çok önemli bir uyarısını burada hatırlamakta yarar vardır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edilince hıyanet eder.” 


Öyleyse her zaman ve zeminde bir mü’min sözünde durmalı, asla yalan söylememeli ve emanete hıyanet etmemelidir. Rabbim cümlemizi her türlü nifaktan korusun, sözüne sadık dürüst ve erdemli kullarından eylesin. (23.01.2009)
 

Önceki ve Sonraki Yazılar