Ahmet Emin Seyhan

Ahmet Emin Seyhan

Açık Büfede İsraf Etmek Büyük Günahlardandır!

A+A-

 

Hac ve umre yolculuklarında ya da dindar müslümanların tatil amaçlı gittikleri lüks otel, kaplıca, termal tesis ve lokantalarda sunulan “açık büfe yiyecek ve içeceklerde” maalesef ciddi bir israfın yapıldığına şu satırların yazarı defalarca şahit olmuştur.

Oysa açık büfe uygulamasının asıl amacı herkesin dilediğinden ihtiyacı kadar almasını sağlamaktır. Ancak bazılarının gözü doymadığı için ihtiyacından fazlasını almakta, bunları yiyememekte, yarısı veya daha fazlasının çöpe dökülmesine neden olmaktadır. Bu israfı ve vurdumduymazlığı pek çok kez gözlemlemiş birisi olarak her fırsatta bunu dile getirmekte ve böyle yapanları uyarmaktayım. Ama değişen bir şeyin olmadığını da üzülerek görmekteyim.

Öyleyse geliniz konuyla ilgili Kur’ân-ı Kerîm’den ayetleri birlikte okuyalım.

“…Yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri asla sevmez.”[1]

“…Ve [Allah'ın nimetlerini] israf etmeyin: kuşkusuz O müsrifleri sevmez!”[2]

“Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.”[3]

“Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.”[4]

“Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız tüm) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.”[5]

“Ve bu [Kur’ân] şüphesiz senin ve halkın için bir şeref ve itibar [kaynağı] olacaktır: Ama zamanı gelince hepiniz [ona karşı tutumunuzdan, emir ve yasaklarına uyup uymadığınızdan dolayı] mutlaka hesaba çekileceksiniz.”[6]

Görüldüğü üzere tüm bu ayetlerde Yüce Allah, “yiyin, için ama israf etmeyin” diyor; “saçıp savuranların şeytanın arkadaşları ve nankörler olduklarını” söylüyor ve “herkese verilen nimetlerin hesabının mutlaka sorulacağını” ifade ediyor.

Yüce Allah’ın tüm bu uyarılarına rağmen, hem de hac ve umre için kutsal topraklara gitmiş bazı sorumsuz müslümanların korkunç israf içinde olduklarını görmek hem utanç hem de üzüntü vericidir. Bu söylediklerimiz sadece Türkiye’den giden kimseler için değil, İslâm ülkeleri olarak bilenen diğer devletlerden gelen şımarık ve küstah zenginler için de geçerlidir. Maalesef hem de varlıklı olan bazı sakallı, sarıklı ve cübbeli adamlar, siyah çarşaflı, üstelik peçeli kadınlar bile açık büfeden yerken israf etmektedirler ki bu, gerçekten dehşet vericidir. Henüz Kur’ân’ı tam anlayamamış bu şekilci müslümanların müsrif tavırlarının son derece yanlış olduğunu haykırmak bizim boynumuzun borcudur.

Akıl ve iradesini insan gibi kullanmayı öğrenememiş bu zavallıların tabaklarını tepeleme doldurmaları, bunların az bir kısmını yiyip çoğunu masada öylece bırakıp kalkmaları, tabaklarına aldıkları yiyeceklerden hesaba çekileceklerini hiç düşünmemeleri karşısında üzülmemek ve öfkelenmemek mümkün değildir.

Bu israf, çok büyük bir zulümdür. Gelecek nesillerin hakkına tecavüzdür. Kaynakların har vurulup harman savrulmasıdır. Şeytanca bir davranıştır. Dünyada o kadar insan açlıktan ölürken müslüman olduğunu iddia eden, üstelik kutsal yolculuğa çıkan bencil kimselerin kâmil mü’minler olabilmeleri Kur’ân ve sünnete göre imkânsızdır. Çünkü ayet ve hadisler açıktır. İsraf edenler şeytanın yandaşıdır ve Ulu Allah’ın müsrifleri sevmediği de aşikârdır.

Sonuç olarak, israfa devam ettiği halde Allah Teâlâ’nın kendisini seveceğini uman gösterişçi dindarlar sadece zavallıdır. Çünkü Kur’ân, müjde için değil inzâr için de vardır. Bu açık uyarılara kulak tıkayan ve Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını çiğneyen Allah Teâlâ’nın rahmetine asla nail olamaz. Böyle yapan derhal tövbe etmeli ve kendini affettirmek için dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koymalıdır. Aksi halde kıyamet günü suçlamaları gereken sadece kendileri olacaktır. (09.08.2013)

 

[1] el-Â’raf 7/31.

[2] el-En’âm 6/141.

[3] el-İsrâ 17/26-27.

[4] en-Nahl 16/93.

[5] et-Tekâsür 102/8.

[6] ez-Zuhruf 43/44.

Önceki ve Sonraki Yazılar